"uyuşturucuları" - Translation from Turkish to Arabic

    • المخدرات
        
    • المخدّرات
        
    • المُخدّرات
        
    • المخدر
        
    • العقاقير
        
    • المُخدرات
        
    Kaçakçılardan önce uyuşturucuları bulamazsak.. ..sabaha kadar bulunmuş, taşınmış.. ...ve pay edilmiş olacak. Open Subtitles إذا لم نجد المخدرات قبل المهربين، سوف يتم جمعها وشحنها وتقسيمها عند الصباح
    Karaborsa dükkanları işlettim, çok yüksek faiz oranlarında borç para verdim ve hapishaneye kaçak getirilen uyuşturucuları sattım. TED أدرت متاجر للسوق السوداء، كُنت أتعامل بالربا، وأبيع المخدرات التي أُهربها بطريقة غير شرعية إلى داخل السجن.
    Yasa dışı uyuşturucuları TED وعلينا أن نجعل المخدرات غير القانونية قانونية.
    Bazı ahlaksız satıcılar, insanların bitcoinlerini alıp uyuşturucuları göndermeden kaçıyordu. TED إذْ كان بعض التجار عديمي الضمير يهربون بعملات بينكوين الخاصة بالناس قبل إرسال المخدرات إليهم.
    uyuşturucuları görüp aşırı dozdan öldüğünü anlamadan önce canlandırmaya çalışmıştım. Open Subtitles لم أرَ المخدّرات وأدرك وفاتها بجرعة زائدة حتّى قمتُ بإنعاشها
    Biz uyuşturucuları... 74. caddedeki Baptist kilisesinde... günah-günah diye nitelendiririz. Open Subtitles ماذا نسمي أصحاب المخدرات في شارع 74 بالقرب من الكنيسة نحن ندعيهم ذنب ذنب ذنبي
    Nereden bilebilirim ben? - Cevap ver toplumun yüz karası! Benim evime uyuşturucuları kim koydu? Open Subtitles كيف لى أن أعرف ــ أجبنى يا حثالة قل لى من وضع المخدرات فى منزلى ؟
    - uyuşturucuları cesetlerle taşıyor. Open Subtitles إنهُ يشحن المخدرات حوالي البلاد من خلال الجثث
    Bana, Profesör Whalen'e uyuşturucuları senin getirmediğini söyle. Open Subtitles لا تقل لي انك تبيع المخدرات لبروفيسر والين؟
    uyuşturucuları yutup bu şekilde... getiren insanları biliyoruz. Open Subtitles نحن نعلم بعض الناس الذين يبتلعون المخدرات ويدخلونها بهذه الطريقة
    Sıradan insanlar, uyuşturucuları bağımlılık yapan ve yapmayan diye, basitçe ikiye ayırırlar. Open Subtitles المجتمع المحترم يميل إلى المبالغة في تبسيط معنى المخدرات بحيث يقسم العالم إلى مدمنين وغير مدمنين
    Sana hamileyken uyuşturucuları seni sevdiğimden daha çok seviyordum. Open Subtitles فى الوقت الذى حملت بك فيه ، أحببت المخدرات أكثر من حبى لك
    uyuşturucuları Nijerya dışına çıkarıyoruz. Open Subtitles سننقل المخدرات خارج نيجيريا حتى لا يتعاطاها أهلها
    Bize o uyuşturucuları onlara kimin verdiğini söylediğin sırada, değil mi? Open Subtitles عندما كنت اقول نحن الذين يمنحك منهم المخدرات. ليس من الصعب ، أليس كذلك؟
    Bu uyuşturucuları genelde yazıcı tonerleri içine gizliyorlar. Open Subtitles عادةً يخبئون ويشحنون تلك المخدرات في خراطيش أحبار الطابعات
    Bu hiç iyi değil dostum. Birileri bu uyuşturucuları arayacaktır. Rahatla dostum. Open Subtitles هذا ليس جيد يا رجل احدهم سوف يبحث عن هذه المخدرات
    İşte bu yüzden sen ve ben uyuşturucuları seviyoruz ve ayrıca bu sebepten dolayı tabloyu geri veremem. Open Subtitles ولهذا أنا وأنت نحب المخدرات ولهذا لا أستطيع إعادة اللوحة
    Sana sattığım uyuşturucuları kapsayan hiçbir şeyden asla kimseye bahsetmem. Open Subtitles ما كنتُ لأخبر أي أحد أبداً عن المواد التي أعطيها لك بما فيها المخدرات
    uyuşturucuları sokaklardan uzak tuttuğum için çok mutluyum. Open Subtitles أنا مجرّد سعيد جدا بحيث نبقي هذه المخدّرات من الشارع.
    uyuşturucuları ben seçmedim onlar beni seçti. Open Subtitles المُخدّرات ليس الطريق الذي سأختاره، لكن قد تمّ اختياره لي، لذا يجب أن أواصل دأبي.
    Öyle aciz durumdaymış ki 911'i aramadan önce adamın cesedinden uyuşturucuları çalmış. Open Subtitles كانت مدمنة حتى العظم لدرجة تناولها المخدر فوق جسده قبل الاتصال بالنجدة
    Peki ya personele uyuşturucuları satan kişi Astsubay Graves ise? Open Subtitles ماذا اذا كان الضابط جرايفز هو من يقوم ببيع العقاقير للطاقم؟
    O verandada keyif için alınan uyuşturucuları deneyecekler. Open Subtitles سيجربون المُخدرات على هذه الشُرفة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more