"yaşamasına" - Translation from Turkish to Arabic

    • يعيش
        
    • تعيش
        
    • بالعيش
        
    • يحيا
        
    • يعيشوا
        
    • ليعيش
        
    • تعش
        
    Eğer konuşmalarında Tippin, araştırmadan vazgeçtiğini söylerse, bence, evet, yaşamasına izin vermeliyiz. Open Subtitles لو اتتضح أن تيبين ترك التحقيق حسنا,نعم أنا أفكر فى تركه يعيش
    Kendimi suçlamıyorum. ama yabancı bir çocuğun bu evde yaşamasına nasıl izin verebilirim? Open Subtitles لن الوم نفسي , ولكن كيف اسمح بان يعيش طفل غريب في المنزل؟
    Düşmanı mağlubiyete uğrattıktan sonra yaşamasına izin vermek asilce olsa da acı verici bir davranış! Open Subtitles أن تهزم عدوك وتتركه يعيش يبدو كفعل رحيم لكنه قاسى
    Onu öylece bırakıp dışarıda yaşamasına izin vereceklerini mi sanıyorsun? Open Subtitles اتعتقد إنهم سيتركونها تذهب ؟ وتركها تعيش فى الخارج ؟
    Amacıma ulaşamama ihtimalim olduğu için bu kadının yaşamasına izin vereceğim. Open Subtitles بحالةِ وجودِ فرصة أن هدفي لن يتحقق سأدع هذهِ المرأة تعيش
    Var oluşunda yaşamasına izin ver. Işığının sıcaklığında güneşlenmesini sağla... Open Subtitles و اسمح له بالعيش في حضرتك و التمتع بدفء نورك
    Bu canavarın yaşamasına izin verdiğin için mi görevi başardığını sanıyorsun? Open Subtitles لذا تعتقد بسبب انك تركت هذا الوحش يحيا فلديك المهمه ؟
    Çünkü avcı, sadece bir tuzakçı istediğinde veya yerine avlanması için, şahinin yaşamasına izin verir. Open Subtitles لان الصياد يترك الصقر يعيش فقط عندما يريده ان يكون طعما او ليصيد مكانه
    Hayır, Takur! Bu piçin yaşamasına göz yumamam artık. Open Subtitles لا تاكور انا لن ادع هذا الوغد يعيش اكثر من ذلك.
    yaşamasına izin veremeyiz. Her şey tehlikeye girer. Open Subtitles لا أستطيع تركه يعيش كل ما نعلمه أنه سيكون خطيرا
    Bu adamın yaşamasına izin verirsek, tüm evreni yok edecek! Open Subtitles ان تركناه يعيش , سيمضى فى تحطيم جميع الكواكب
    İtirafı kaydedersek adamlarını üzerimize yollayamaz yada polise gidemez yoksa videoyu bütün televizyon kanallarında yayınlatır ve yaşamasına izin veririm. Open Subtitles بأعتراف مسجل، لن يتمكن من إرسال بعضالأوغادأو يذهبإلى الشرطة.. أوالفيديوسينتشرعلى التلفاز.. وسأدعه يعيش.
    Sen Tanith'in yaşamasına izin verdin ve Tok'ra onu kullandı. Open Subtitles لقد تركت تانث يعيش لذا التوك رع تمكنو من استخدامة ونجح ذلك
    Çocuğun eğitimden zevk alarak ailesiyle yaşamasına izin vermek delilik. Open Subtitles إنه من الجنون أن يستمتع الطفل بتعليمه أو يعيش مع والديه.
    Bu, gezegenimizin daha uzun yaşamasına yardım edebilir. TED فهى تستطيع ان تساعد النباتات أن تعيش فترة أطول.
    Asıl neden, onun bizimle yaşamasına izin verememem. Open Subtitles السبب الحقيقي أنني أعرف أنه لا يمكن أن أدعها تعيش معنا
    Yedi adamla birlikte yaşamasına rağmen Kolay değildir. Open Subtitles بالرغم من أنها تعيش مع سبعة رجال ولكنها ليست سهلة
    Kendi hayatını yaşamasına izin verecek olgunlukta değilsiniz sandı. Open Subtitles أعتقدت أنك لن تكون كبيراً بما يكفي لتدعها تعيش حياتها
    Müşterimin izniyle, insanların yaşamasına imkan verilmiş bir yer. Open Subtitles بل هي مجرد مكانٍ يسمح . رئيسي للبشر بالعيش فيه
    Müşterimin izniyle, insanların yaşamasına imkan verilmiş bir yer. Open Subtitles إنها مكان سمح موكلي للبشر بالعيش فيه، بسببطيبته.
    O kadar güzel sana ne kadar çirkin olduğunu gösterdiği için yaşamasına izin veremeyeceğin kadar güzel bir bir şey gördün mü? Open Subtitles جميل لدرجة انه لا يمكنك ان تتركيه يحيا كي يظهر لك ويذكرك بمدى قبحك؟
    Onların burada yaşamasına izin vermesi için Marcel'e yalvarmak zorunda kaldım. Open Subtitles لقد كان لا بد أن أَستجدى مارسيل ليدعوهم أن يعيشوا هنا.
    Onun yaşamasına imkan yok... Ben sadece kahrolasının peşinden gidiyordum! Open Subtitles لم يكن هناك طريق ليعيش فقط أنهيت ذلك السافل بسرعة
    Eğer ona gerçekten yardım etmek istiyorsan, geri çekil ve hayatını yaşamasına izin ver. Open Subtitles إذا كنت حقاً تريد مساعدتها فقط ابقى بعيداً عنها ودعها تعش حياتها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more