Ben buraya hiç gelmedim, hiç konuşmadık. Kendinize iyi bakın. | Open Subtitles | ثلاثة عشر ألفاً، وكأنني لم آتِ إلى هنا ولم نتكلم |
Buraya daha önce hiç gelmedim. Ayrıca neden böyle bir şey yapayım? | Open Subtitles | لم آتِ إلى هنـا مسبقاً ، ولِمَ قد أفعل ذلكَ أصلاً ؟ |
Benim adımın baş harfleri değil onlar. Buraya daha önce gelmedim. | Open Subtitles | لمْ تكُ الحروف الأاولى من إسمي فلم آتِ إلى هنا مطلقاً |
Mesela, bu sabah bana söyleniyordun. İstediğim zaman geliyorum diye | Open Subtitles | أنظر ، كنت تحاسبني هذا الصباح لأني آتِ و أذهب وقتما أردت |
- Size içki ikram edemeyeceğim için özür dilerim. - Sosyal bir ziyaret için gelmemiştim, Bay Darby. | Open Subtitles | اسف انني لا استطيع ان اعرض عليك مشروبا انا لم آتِ لزيارة اجتماعية |
Ben bu savaşı idare etmeye gelmedim, burayı elden çıkarmaya da gelmedim. | Open Subtitles | لم آتِ إلى هنا لإدارة هذه الحرب ومتأكد أنني لم آتِ لتصفيتها |
Buraya tartışma dinlemeye gelmedim. | Open Subtitles | أوه , أنا لم آتِ الى هنا لكي أستمع الى هذا الجدل |
- Buraya seni üzmek için gelmedim. - Derler ki ekmek hayattır. | Open Subtitles | لم آتِ هنا لإزعاجك - لقد قالوا أن الخبز هو الحياة - |
Sana bağırmaya gelmedim. | Open Subtitles | لم آتِ إلى هنا لأصيح في وجهك، لم آتِ لهذا السبب على الاطلاق. |
Mezunlar gününe de bu yüzden gelmedim çünkü gözlerindeki ifadeye dayanamıyorum. | Open Subtitles | أيها الشىء المتغطرس و لهذا لم آتِ إلى إجتماعات إعادة لم الشمل تلك لأنى لا أستطيع تحمل تلك النظرة فى عيناك |
Sizi öldürmeye gelmedim, sizi başkalarından kurtarmak için buradayım. | Open Subtitles | لم آتِ لقتلك لكن لأنقاذك من الآخرين لم أكن أعرف |
Ve buraya sizi enselemeye gelmedim. | Open Subtitles | و لم آتِ هنا لاعتقالكن لقد قتل مجدّداً.. |
Bakın, efendim, saygısızlık addetmeyin, ...buraya ailemden söz etmeye gelmedim. | Open Subtitles | اسمع، سيّدي.. مع فائق احترامي لم آتِ هنا لأتحدّث عن عائلتي |
Buraya, beni ya da kızımızı düşünüyormuş gibi konuş diye gelmedim. | Open Subtitles | لم آتِ لأصغي إليك وأنت تتظاهر بأنّك تهتمّ بها... أو بي |
Biliyorum, gazeteciler tarafından yeterince rahatsız edildiniz ama röportaj yapmak için buraya gelmedim. | Open Subtitles | أعلمأنّهتمّتمضايقتكمنقبلالصحفيين، لكنّي لم آتِ إلى هنا من أجل المقابلة |
Buraya seni ziyarete gelmedim. Buraya senin hatan olmadığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | لم آتِ إلى هنا لمطاردتك، بل أتيتُ لأقول أنّه لم يكن خطأك |
Buraya iyi haberlerle geliyorum ve duyduklarıma bak. | Open Subtitles | آتِ إلى هنا بأخبار سارّة و أحصل على هذا ؟ |
bayılacaksın. Her hafta sonu geliyorum. | Open Subtitles | فأنا آتِ إلى هنا نهاية كلّ أسبوع |
Hiç mantıklı değil. O herifler aylardır burada. Ben iki hafta öncesine kadar buraya hiç gelmemiştim. | Open Subtitles | أمضى أولئك الأجلاف شهوراً هنا، وأنا لم آتِ إلى هنا إلاّ قبل أسبوعين |
Ve buraya gelmemi istediği o kadar zamanda, hiç iyiye gitmediğini sanmıştım. | Open Subtitles | وأنا التي اعتقدت طوال الوقت أنه يحاول أن آتِ إليه لـ نية سيئة |
Seninle geleyim hem departmanımızın yeni elemanına işi öğretmiş olurum. | Open Subtitles | لما لا آتِ معك، وأري المُوظف الجديد للقسم طريقة سير العمل. |
Ziyaretine daha erken gelemediğim için özür dilediğimi söyler misin Kai'nin ölümünden sonra halledilmesi gereken çok iş vardı. | Open Subtitles | هل بوسعكِ أن تقولي لها أنني آسف أنّي لم آتِ وأزرها مؤخراً لكن كان هناك الكثير من الأشياء ,"لفعلها بعد وفاة "كاي |
Her gün buraya gelip bunu yapan adam bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لكنني آتِ هنا يوميا, أحاول أن اعثر على الرجل الذي فعلها. |
Buraya 4-5 kez geldim. | Open Subtitles | لم آتِ إلى هنا إلاّ أربع أو خمس مرات فقط |