Midesindekilere göre son yemeği bu sabahki kahvaltıymış. | Open Subtitles | وفقاً لمحتويات معدتها آخر وجبة أخذتها كانت إفطار هذا الصباح |
Brick'in cehenneme gitmeden önceki son yemeği olabilir. | Open Subtitles | حسنا، قد تكون هذه آخر وجبة لـ(بريك) قبل أن يذهب للجحيم |
son yemeği uğrunda ölecek kadar harika. | Open Subtitles | كان لها آخر وجبة للموت. |
Bu bize kurbanın son 18 saatte nerede yediği gösterir. | Open Subtitles | سوف يعطينا معلومات عن آخر وجبة للضحيّة في آخر 18 ساعة |
Bulamasak bile maktulün yediği son şey muhtemelen kimliğine dair değerli ipuçları verebilir. | Open Subtitles | وحتى إن لم نفعل معرفة آخر وجبة للضحية قد تقود إلى معلومات قيّمة مرجحٌ قد تقود إلى هويته |
Ölüm mahkûmlarının sadece son yemeklerini seçme hakkı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | أنا أعتقد أنك حصلت فقط لاختيار آخر وجبة الخاص بك على المحكوم عليهم بالإعدام. |
Tutsakların son yemeklerini seçebildiklerini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن السجين له الحق في طلب آخر وجبة له. |
Richard Bartlett'in son yemeği bir sıçan burger. | Open Subtitles | ...(آخر وجبة لـ(ريتشارد بارتليت .كان شطيرة لحم جرذان - .أجل - |
son yemeği mi? | Open Subtitles | آخر وجبة إذاً |
Astsubay Lynn'in son yemeğini yediği lokantada. | Open Subtitles | إنّها على المطعم أين تتبعت آثار آخر وجبة للضابط (لين). |
Eric Shaw'ın son yediği şey ahtopot mürekkepli makarnaydı. | Open Subtitles | آخر وجبة لـ(إيريك شو) كانت معكرونة سمك المحّار. |