babasının bir kaç kaburgası kırıldı ama Lucy başından ciddi yaralandı. | Open Subtitles | انكسرت بعض ضلوع أبيها أما هي فقد أصيبت في مخها بشدة |
Siktir git. babasının küçük prensesi her şeyi bilir, değil mi? | Open Subtitles | تبـّاً لهذا, أعني, أميرة أبيها الصغيرة تعرف كـُل شيء, أليس كذلك؟ |
Çünkü babası hakkında çok korkunç rüyalar görüyor ancak bunlar hakkında seninle konuşamıyor. | Open Subtitles | لأنها ترى كل تلك الكوابيس عن أبيها لكنها لا تستطيع التحدث إليكِ بشأنها |
Ayrıca babası için tutulan 3 yıllık yas daha yeni bitti. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن سنوات الحداد الثلاث على أبيها قد إنتهت للتو. |
Hafta sonları Amelie, genellikle Doğu Garından trene binerek babasını ziyarete gider. | Open Subtitles | في عطل نهاية إسبوع تأخذ أميلي في أغلب الأحيان القطار لرؤية أبيها |
Ve bir de Jane Fonda tüm sıkıntılarını giderip babasıyla güzel bir film çevirdiği için çok mutluyum açıkçası. | Open Subtitles | إنني سعيد جداً أن جين فوندا قامت بتوقيف كل الدعاوى المرفوعة من قبلها وقامت بصنع فيلم جميل مع أبيها |
Yani ben de babasına harika iş çıkarıyor mu demeliyim. | Open Subtitles | حسناً , هل اقول لــ أبيها انها تبلي بلاءً حسناً؟ |
Fakat o zaman da kızınız babasından olur, bir koca kazanmak yerine. | Open Subtitles | و لكن عندئذ ستخسر ابنتك أبيها بدلا من أن تربح زوجا |
babasının es geçtiği bir çete üyesi için çalışan gangsterler tarafından öldürülmüş. | Open Subtitles | قُتل على يد مجرمين يعملون لصالح زعيم عصابة هرب من قبضة أبيها |
- babasının bedenini teşhis etmesi için buraya getiriyorlar! - Bu doğru. | Open Subtitles | سوف يحضرونها إلى هنا الآن للتعرف على جثة أبيها |
babasının kafasını mermer bir kül tablasıyla ezdi. | Open Subtitles | فقامت بضرب أبيها على رأسه بمنفضة رماد من الرخام |
babasının mezarına gidecek ve bir saat kadar düşünecek. | Open Subtitles | كانت تذهب إلى قبر أبيها و تستغرق فى التأمل ما يقرب من ساعه |
babasının kafasını mermer bir kül tablasıyla ezdi. | Open Subtitles | فقامت بضرب أبيها على رأسه بمنفضة رماد من الرخام |
babası öldükten sonra kızı kurtarmanın pek bir manası yok. | Open Subtitles | لا فائدة من إنقاذ طفلتك إذا انتهى الأمر بموت أبيها |
Bir kız çocuğunun doğumu ne annesi ne de babası tarafından istenen bir şey değildir. | TED | وهي غير مرحب فيها، سواء من أمها أو من أبيها. |
babası ve abileri için ve ailesi için "namus" olarak görülüyor ve sınırı aşarsa bu ahlak kurallarına göre öldürülebiliyor. | TED | تصبح بما يسمى بالشرف شرف أبيها وإخوتها وعائلتها. وإذا تعدت حدود ذلك الشرف، قد تُقتل. |
Hafta sonları Amelie, genellikle Doğu Garından trene binerek babasını ziyarete gider. | Open Subtitles | في عطل نهاية إسبوع تأخذ أميلي في أغلب الأحيان القطار لرؤية أبيها |
Askeri mezarlık, askeri bıçak; Cleo'nun babasını göteriyor, bir kaç yanlış yönlendirme daha. | Open Subtitles | مقبرة عسكرية, سكينة حربية, تلمح جميعها إلى تورط أبيها, المزيد من التوجهات الخاطئة |
Kolyem olmadan moda tasarımcısı olmak isteyen evinde üvey babasıyla yaşayan biri olurdum. | Open Subtitles | بدونها فإنّي محض امرأة تطمح للغدوّ مصممة أزياء تقطن بيتًا مع أبيها بالتبنّي. |
babasıyla birlikte yaşıyor ve güreş kulübüyle ilgileniyor. | Open Subtitles | تعيش مع أبيها وتقوم بإدارة نادي الملاكمة |
Emily şuan fark etmeyebilir, ama hala babasına ihtiyacı var. | Open Subtitles | ربما إيميلي لا تعرف حتى الآن ولكنها ستحتاج إلى أبيها |
Fakat o zaman da kızınız babasından olur bir koca kazanmak yerine. | Open Subtitles | و لكن عندئذ ستخسر ابنتك أبيها بدلا من أن تربح زوجا |
Hatta eski annesiyle seks yapmış olduğun düşüncesinin onu deli ettiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت لي أنه جنّ جنونها لمعاشرتك طليقة أبيها |
Babacığının küçük kızını almak için yeni biri geliyor. | Open Subtitles | رجل جديد يأتي فيسلب فتاة أبيها الصغيرة. |