Bu gerçekleştiğinde küçük bir çocuktum, ama Ay'a nasıl indiğimizi çok net hatırlıyorum. | Open Subtitles | كنتُ مجرد طفلة عندما حدث هذا ولكني أتذكر بوضوح كيف هبطنا على القمر |
Su damlacıklarını ve yüzen ayıların hareketlerini yakaladığımı ve sevimli yavruların annelerini takip ettiğini çok net hatırlıyorum. | TED | أتذكر بوضوح التقاط قطرات الماء وتحركها أثناء سباحة الدببة والصغار اللطفاء يتبعون أمهاتهم. |
Hayır, yastık kılıfının dümdüz olduğunu görüp şaşırdığımı çok net hatırlıyorum. Ve mektup falan yoktu. | Open Subtitles | كلا ، أتذكر بوضوح كم أستغربت من تجعد وسادتها ولم يكن هناك رسالة إنتحار |
Onu bu dünyaya getirenin ben olduğunu çok iyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | أنا أتذكر بوضوح بأنني أنا الذي أحضرها إلى هذا العالم |
Babamın beni sırtına alıp da taşıdığını gayet iyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر بوضوح أبى وهو يأخذنى فى جولة حاملا اياى على كتفه |
LAWRENCE: Richard, bir tartışmanın sonunda ilk kez hemfikir olmadığımız anı net bir şekilde hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر بوضوح أول مرة تحادثنا بها |
Birlikte geçirdiğimiz bütün 8 yılı çok net hatırlıyorum. | Open Subtitles | أستطيع أن أتذكر بوضوح الـ8 سنوات التي قضيناها معًا. |
Hepsinin "A" olmasını istediğimi çok net hatırlıyorum ama "F" görünüyor hepsi. | Open Subtitles | أتذكر بوضوح أنني طلبت علامات جيدة تبدو هذه علامات سيئة |
Ama bebeğin... eve taksiyle geldiğini çok net hatırlıyorum. | Open Subtitles | لكنني أتذكر بوضوح أنه جرى تسليم الطفل بسيارة أجرة |
Lisede bir maçı çok net hatırlıyorum. | TED | أتذكر بوضوح مباراة في الثانوية. |
''Friends'' dizisini Almanca izlerken o ilk espriyi anladığım anı çok net hatırlıyorum. | TED | أتذكر بوضوح اللحظة التي فهمت فيها لأول مرة مزحة باللغة الألمانية عندما كنت أشاهد برنامج "الأصدقاء". |
çok net hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر بوضوح تام انه فرك كتفه الأيمن. |
Cutler'ın söylediğini çok net hatırlıyorum. Kafasını toplaması için onu açığa alalım, dedi. | Open Subtitles | أتذكر بوضوح أن (كاتلر) قال أن الإجازة كانت لتعطيه وقتًا للتفكير. |
Evet, bu m yarattığım matematiği anlayamıyor olabilirim ama ne dediğini iyi hatırlıyorum beni seviyorsun. | Open Subtitles | نعم ، أنا قد لا أكون قادرا على فهم هذا النوع الجديد من الرياضيات و لكن أتذكر بوضوح أنك قلت أنك تحبينني |
Ve tekrar hayata dönmeyi başardığımda hissettiğim ferahlamayı çok... iyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | و أتذكر بوضوح الراحة التي شعرت بها عندما نجحت في العودة إلى العالم |
Arkadaşlarımla birlikte maymunların dikkatini dağıtmak için onlara fıstıklar fırlattığımızı ve sonra da vadide rahat dolaştığımızı çok iyi hatırlıyorum. | TED | ما زلت أتذكر بوضوح كيف كنت أنا وأصدقائي نرمي الفول السوداني لصرف انتباه القرود عنا حتى نتمكن من العبور للتجول خلال الوادي. |
Ama bıraktım. Oraya koyduğumu gayet iyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | لكني فعلت، أتذكر بوضوح أني وضعته هناك |
İlk olarak, birlikteliğimiz hakkında konuşurken "fakbadi" gibisinden bir şey dediğini çok iyi hatırlıyorum, yanlış mıyım? | Open Subtitles | -انا سوفَ ... -أولاً، في ماحدثتنا الأولية عن الخصوصية أنا أتذكر بوضوح أنكِ قولتِ شيئاً عن " الهدوء " صحيح؟ |
Çok net bir şekilde hatırlıyorum bu kelimeyi: Duyu(m). | Open Subtitles | "أتذكر بوضوح جدا هذه الكلمة, "الإهتياج |