| Aslında, bildiğin çıkma değil, ama Onu aramam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | حسناً ليس موعد بالضبط لكنها طلبت مني أن أتصل بها |
| Onu aramam gerekirdi ama çok kızmıştım. | Open Subtitles | كان يجب أن أتصل بها ولكني كنت غاضب، تمام ؟ |
| O... gittiğinde, Onu aramamı istememişti. | Open Subtitles | فعندما غادرت ، قالت لي أنها لاتريدني أن أتصل بها وكانت واضحة جداً فى ذلك |
| Sanki resimde bir ipucu vardı. Hatta belki gitmelerini engelleyebilirim diye aradım onları. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان هنالك تلميح في الصورة و لم أتصل بها لكي أمنعها من الذهاب |
| - Marianne'ı görmek istersem, kendim ararım. | Open Subtitles | أنا أعني ذلك , لو أنا أحببت أن أري ماريان سوف أتصل بها |
| Ara onu. Nereye gittiğini bul. | Open Subtitles | أتصل بها حاول معرفة إلى أين ذهبت |
| Ve sonrasında da aramaya devam ettim ama telesekretere bağlandı. | Open Subtitles | وكلما حاولت أن أتصل بها يوصلني للبريد الصوتي |
| Eşimi telefonla arayayım dedim, saat gecenin 3'ü falandı. Evde yokmuş. | Open Subtitles | ثم أتصل بها في الـ 3 صباحاً, لكنها ليست في المنزل |
| Eğer her gün onu aramazsam, başıma bir şey geldiğini düşünüyor. Evet, biraz alayım. | Open Subtitles | إذا لم أتصل بها كل يوم تعتقد أن شيئاً أصابني |
| Onu tekrar arayacağım ve... beni tekrar kabul edene kadar aramayı sürdüreceğim. | Open Subtitles | سأتصل بها و أظل أتصل بها إلى أن تقبل بي من جديد |
| Ne öneriyorsun, onu arayıp... öğlen yemeğine mi davet edeyim? | Open Subtitles | , ما الذي تقترح فعله أتصل بها و أدعوها للغداء؟ |
| Melissa nerede, Regan? onu arıyorum. | Open Subtitles | ـ أنا أتصل بها أنا مسيطرة على الوضع أفهمتي |
| Eğer telefonu kullanmama izin verirsen,sana bir milyon dolar veririm. | Open Subtitles | سأعطيك مليون دولار إن تركتني أتصل بها |
| İki sene önce, hapse girersen Onu aramam için bana 100 dolar vermişti. | Open Subtitles | منذ سنتان، أعطتنى 100 دولار لكيّ أتصل بها لو دخلت السجن |
| Onu aramam için bana izin vermelisin! Lütfen! | Open Subtitles | يجب أن تدعني أتصل بها إذاً أرجوك |
| Onu aramam için bana izin vermelisin! Lütfen! | Open Subtitles | يجب أن تدعني أتصل بها إذاً أرجوك |
| Tamam. Onu aramam lazım mı? | Open Subtitles | حسنا ً ، هل أتصل بها ؟ |
| Buradan çıkınca Onu aramamı, bana iş ayarlayacağını söyledi. | Open Subtitles | أجل، قالت لي أن أتصل بها حين أخرج من هنا. و ستتولى الأمر. |
| Onu aramamı istemiyorsun çünkü hala diğer adama aşıksın. | Open Subtitles | كنت دون وأبوس]؛ ر تريد مني أن أتصل بها لأنك تحب أن الرجل الآخر. |
| İki gün boyunca anneni ve montajcı Luis'i aradım, ama ikisi de cevap vermedi. | Open Subtitles | ظللت أتصل بها وبالكاتب ليومين ولم يُجيباني كليهما |
| Boş verin. Neyse, ben onu sonra ararım. Sağolun. | Open Subtitles | حسنا لا تهتم سوف أتصل بها فقط فيما بعد, شكرا |
| Faturalarını ödemem romantik değil. Ara onu. | Open Subtitles | .دفعي للفواتير ليس رومانسيًا .أتصل بها |
| Yani, Oprah'ı aramaya çalıştım fakat numarasını alamadım. | Open Subtitles | حسناً، لقد حاولت أن أتصل بها لم أستطع الحصول على رقم هاتفها |
| Nasıl söylediğimi unutmadan arayayım hemen. | Open Subtitles | يتعيّن أن أتصل بها قبل أن أنسى كيفيّة قولي لذلك. |
| Onu en kısa zamanda aramazsam eşim panikleyecektir. | Open Subtitles | أنت لا تعى الأمر ستصاب زوجتي بحالة من الذعر لو أنّي لم أتصل بها في أقرب وقت |
| Sabah arayacağım. | Open Subtitles | سوف أتصل بها في الصباح لذا في الوقت الحالي |
| Hemen onu arayıp, bu yaptığımızın çıIgınlık olduğunu söylemeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أتصل بها وأقول لها بأن ما فعلناه هو جنون |
| Sabahtan beri onu arıyorum. | Open Subtitles | لقد ظللت أتصل بها هذا الصباح |
| Eğer telefonu kullanmama izin verirsen, sana bir milyon dolar veririm. | Open Subtitles | سأعطيك مليون دولار إن تركتني أتصل بها |