Sanırım Atlantis'e botla ulaşmak da iki gün kadar sürer. | Open Subtitles | أعتقد بأنّه سيستغرق منا حوالي يومان للوصول إلى أتلانتيس بالقارب |
8000 yıl evvel, Atlantis okyanusun dibine battı, | Open Subtitles | منذ ثمانية آلاف عام أتلانتيس الموجودة داخل المحيط |
Atlantis Yüce Kristal'i kaybedince, halkım yok olmaya mahkum edilmişti | Open Subtitles | من وسط قلب أتلانتيس شعبي يبدو انه محكوم بالانقراض |
26:30 Atlantis standart zamanından beri onlardan haber alamadık. | Open Subtitles | لم يتصلا بنا منذ الساعة 26 و 30 دقيقة بتوقيت أتلانتيس. |
Atlantis'te bulduğumuz laboratuarlara çok benziyor. | Open Subtitles | تشبه المختبرات التى وجدناها فى أتلانتيس. |
Açıkçası o kadar kolay değil yoksa Atlantis hâlâ SNM'lere ihtiyaç duymazdı. | Open Subtitles | ليس بالمر السهل وإلا لما اعتمدت أتلانتيس على الوحدات الصفرية. |
Tamir olduğunda, Atlantis ihtiyacımız olan tek gemi olacak. | Open Subtitles | بمجرد إكتمال الإصلاحات أتلانتيس ستكون السفينة التي نحتاج إليها |
Atlantis'te şehrin kalkanlarını yaratan on tane yayıcısı var. | Open Subtitles | أتلانتيس لديها عشرة من تلك الأبراج التي تكون دروع المدينة |
Ekibimin Atlantis'te kalma ihtimali nedir? | Open Subtitles | ما هي فرص فريقي في البقاء هنا فى أتلانتيس ؟ |
Atlantis Üssü, tekrar ediyorum: ...saldırı altındayız ve kapıyla aramız kesildi. | Open Subtitles | قاعدة أتلانتيس ، أكرر أننا نتعرض لهجوم و طريقنا للبوابة تم قطعه |
Neyse ki bütün Atlantis takım üyelerinin kan örnekleri saklanıyor. | Open Subtitles | و من حسن الحظ أننى أحافظ على عينات دم من كل أعضاء فريق أتلانتيس للمقارنات المرجعية |
Eğer buna inanıyorsan, o zaman Atlantis'in yokedileceğine de inanıyorsundur. | Open Subtitles | حسنا ، إذا كنت تعتقد هذا ، إذن فأنت تصدق أن أتلانتيس سوف يتم تدميرها |
Birkaç dakika önce Atlantis'e yönelen başka bir kovan gemisini takibe başladık. | Open Subtitles | قبل دقائق قليلة بدأنا نتتبع سفينة أم أخرى تتجه نحو أتلانتيس |
Ve yanılmıyorsam, tam burada Atlantis'te. | Open Subtitles | و إذا كنت محقا ، فهو هنا بالتحديد فى أتلانتيس |
Burada Atlantis'te revirdeki özel bir odadasın. | Open Subtitles | أنت في غرفة خاصّة من المستشفى هنا في أتلانتيس |
Tek bilinen inanılmaz derecede gelişmiş teknolojilerinin olduğu ve Atlantis'in müttefiki oldukları söylentisi. | Open Subtitles | باستثناء أنّهم يمتلكون تكنولوجيا متقدّمة جداً ويُشاع بأنهم حلفاء أتلانتيس |
Atlantis'i saymazsak, onlar açıkça koalisyondaki en büyük askeri güç. | Open Subtitles | بصرف النظر عن أتلانتيس ، بشكل واضح هم القوّة العسكرية الأكبر في التحالف |
Atlantis'in Wraith'lerle anlaşma yaptığı ve onlarla askeri operasyonlar düzenlediğine dair haberler aldık. | Open Subtitles | التآمر؟ لدينا تقارير تفيد بأن أتلانتيس تتفاوض مع الأشباح والعمليات العسكرية التي تشتركون فيها |
Bunların yanı sıra, Atlantis'in, Pegasus Galaksisi'nin politikalarına günden güne daha çok katılacağını vaat etmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | ، وفوق هذا كله كان لا بدّ أن ألزم أتلانتيس بالمشاركة اليومية أكبر بكثير في الحياة السياسية في مجرة بيغاسوس |
sizin insanlarınızın benim bildiğim hayatı sonlandırdığı yeri Atlantis'i kontrol ediyorum. | Open Subtitles | أنا المسيطر على أتلانتيس نفس المكان الذي أنهى أصدقائكِ حياتي كما عرفتها |