Biz, insan ailesinin bir araya gelip bize zarar vermek isteyenlerden daha net ve daha güçlü bir mesaj gönderebileceğini kanıtladık. | TED | لقد أثبتنا أن بني البشر يمكن أن يتحدوا سويًا ويبعثوا رسالة أكثر إشراقًا وتأثيرًا من الأصوات التي تريد إلحاق الضرر بنا. |
Aynen, ben de öyle söylemiştim. Bunun mümkün olmadığını kanıtladık da. | Open Subtitles | أجل، أعلم، وهذا ما قلت وقد أثبتنا أن الأمر ليس هكذا |
Demek istediğim şey şu: Yalnızca bir yıl içinde 5.000'den fazla hayat kurtardığımızı kanıtladık. | TED | وهذا ما أقصده هنا : لقد أثبتنا بأنه في خلال عام واحد فقط، حمينا أكثر من 5,000 روح من القتل. |
Bunu yaparak sürüleri çok büyük bir hızla yok edebileceğimizi gösterdik. | TED | وقد أثبتنا إمكانية القيام بذلك وتقليل أعداد البعوض بسرعة كبيرة جدًا. |
Kötü gazetecilik olmadığını ancak bilinçli bir yanlış bilgilendirme olduğunu ispatladık. | TED | لقد أثبتنا أنها ليست صحافة سيئة؛ إنه فعل متعمد لنشر المعلومات الخاطئة. |
Erkeklerin yaptığı herhangi bir şeyi kadınların da yapabileceğini ispat etmiş olduk. | TED | أثبتنا أن كل ما يمكن للرجال فعله، تستطيع النساء فعله كذلك. |
Memnuniyetle söylüyorum, beş yıl içerisinde bu tezi büyük ölçüde kanıtladık. Dünyanın her yerinden yüzlerce senarist kendini temsil etti | TED | ويسرني أن أقول، في السنوات الخمس منذ إطلاقه لقد أثبتنا إلى حد كبير أن أطروحة |
Bu ölçümler sayesinde, timsahların izometrik olarak orantılandığını kanıtladık. | TED | لقد أثبتنا مع هذه القياسات أن التماسيح تدرجت بنمط متساوي |
Yani, onları açığa çıkardık, Büyülülerin onlar olduğunu kanıtladık. | Open Subtitles | أعني، لقد كشفناهم، أثبتنا أنهم المسحورات |
Sanırım erkelerin ve özellikle kadınların karşılarındakilerin düşüncelerini okumamaları gerektiğini kanıtladık. | Open Subtitles | أعتقد أننا أثبتنا ما وراء الشكّ بشعوذة الرجال و خاصةً، إنّ النساء لن يستطعنَ سماع أفكار النساء الأخريات |
Analiz edip kanıtladık sanıyordum. | Open Subtitles | كان باعتقادي بأننا أثبتنا أن التسجيل حقيقي |
Ama en azından, dilinin yeterince soğuk olan bir metale değince yapışacağını kanıtladık. | Open Subtitles | لكن على الأقل أثبتنا بشكل نهائي بأنّ لسانك سيلتصق |
Kızın suçluluğunu kanıtladık, onun masumiyetini değil. | Open Subtitles | أثبتنا للتو أنها كانت مذنبة هذا لا يعنى أنه برئ. |
İyi bilim adamları gibi, teoriyi test edip, kanıtladık. | Open Subtitles | كالعلماء البارعين اختبرنا النظرية أثبتنا صحتها |
Şimdiden kendimizi gevşek rasyonalizmin üstadları olarak kanıtladık. | Open Subtitles | لقد أثبتنا لأنفسنا بأننا بارعون في تبرير الأمور |
İş yerinde seksin faydalı olabileceğini kanıtladık. Katı paradigmaların yıkılabileceğini gösterdik. | Open Subtitles | أثبتنا أن الجنس و الزمالة يمكن أن يتمازجا، حطمنا بعض نماذج العمل |
Ve geçen senenin sonunda, X ve Y'yi protein yapmada kullanabildiklerini gösterdik. | TED | وفي أواخر العام الماضي، أثبتنا أنّه بإمكانها استخدام X وY لصناعة البروتينات. |
Kaptanın arkadaşı üstesinden gelmemiş. Şu an bunu ispatladık. | Open Subtitles | حبيبة النقيب، لا يمكنها أن تكون الفاعلة، لقد أثبتنا ذلك للتو. |
Taklidi ispat edebilirsek belki paçayı kurtarırız. | Open Subtitles | إذا أثبتنا التزييف .. ربما نكون خارج المصيدة. |
Bazı ürkütücü ilk elden gözlemlerimizi doğruladık. | Open Subtitles | نعتقد بأننا أثبتنا بعض الملاحظات المباشرة المذهله |
Biz ikimiz, bunun kanıtıyız. | Open Subtitles | حسناً ,فيما بيننا أثبتنا ذلك |
Burası Sweeney'in seks yaptığını kanıtladığımız yer. | Open Subtitles | لقد أثبتنا أن سويني كان يعاشر صديقته هناك. |
Ancak Hector'un sebep olduğunu ispatlayabilirsek yarar. | Open Subtitles | فقط لو أثبتنا أن " هيكتور " فعلها وحده |
Eğer Newbury Heights'ta da olduğunu kanıtlayabilirsek tabi. | Open Subtitles | إذا أثبتنا أنه كان متواجداً في .."مرتفعات "نيوبيري نعم. |
Bunun Bob Starling'in yazıcısından çıktığını kanıtlayabiliyoruz. | Open Subtitles | حسنًا، لقد أثبتنا أنها جاءت من طابعة (بوب ستارلينغ). |