Okullarda öğrenciler yerlere dışkılıyor sonra binanın dışında bir iz bırakıyor ve binanın etrafında dışkılamaya başlıyor, ve bu çukurların temizlenmesi ve elle boşaltılması gerekiyor. | TED | في المدارس، الأطفال يتبرزون على الارض ثم يتركون وراءهم أثرًا خارج المبنى ويبدأون في التبرز حول المبنى، ويجب أن يتم تنظيف هذه المراحيض وتُفرغ يدويا. |
Etkimiz öyle derin ki çoğu bilim insanı Dünya'nın jeolojik tarihinde kalıcı bir iz bıraktığımızı düşünüyor. | TED | أثرنا عميق جدًا لدرجة جعلت معظم العلماء يعتقدون بأن البشرية قد تركت أثرًا دائمًا على سجل الأرض الجيولوجي. |
Çünkü görünmez olsa bile, insanlar havada çok canlı bir iz bırakıyorlar. | TED | لأنه على الرغم من كونه غير مرئي، إلّا أنّ البشر يتركون أثرًا نابضًا للغاية في الهواء. |
İz bıraktım ama işe artık gidemem. | Open Subtitles | لقد تركت أثرًا هناك أنا محظوظة، لقد وضعته خارج المبنى |
Merdivenlerde çamur izi kaldığına eminim. | Open Subtitles | أنا واثقة أنني خلّفت أثرًا من الطين على عتبات السلم |
Merkez, Batı kanyonları yakınlarında biyolojik bir iz alıyorum. | Open Subtitles | أرصد أثرًا بيولوجيًّا بمكان قريب من الأودية الغربيّة |
Merkez, Batı Kanyonları yakınlarında biyolojik bir iz alıyorum. | Open Subtitles | إلى القيادة، ألتقط أثرًا بيولوجياً على مقربة من الأودية الغربيّة |
Eğer sana dair bir iz bile görürsem senin için hiç iyi olmaz. | Open Subtitles | إن وجدت لك أثرًا هنا فلن ينتهي الأمر بما يُحمد عليك |
DNA'nızdan küçük bir iz. | Open Subtitles | فأنت تخلّف اثرًا من نفسك أثرًا صغيرًا من حمضك النووي |
Bu deponun anahtarı. Bana takip etmem için iz bırakıyor. | Open Subtitles | مفتاح المخزن، إنّه يترك لي أثرًا لأتّبعه. |
Eğer en ufak bir iz görürsem, adamlarınızı gömerim. | Open Subtitles | إن رأيت أثرًا لشرطيّ، فإن مدينتك يا سيّدتي ستدمَّر. |
4 bin yıldır hayatta olan biri mutlaka arkasında biz iz bırakmıştır. | Open Subtitles | أيّ امرئ عائش منذ 4 آلاف سنة حتمًا سيترك أثرًا |
Muhtemelen buradalar hatta. Dikkatli davransak da arkamızda iz bıraktık sonuçta. | Open Subtitles | إنّهم قريبون، وغالبًا وصلوا لهنا، توخّينا الحذر، لكننا تركنا أثرًا. |
Hack açısından belli belirsiz bir iz ama biraz şansın yardımıyla onu bulabilirim. | Open Subtitles | -وقد ترك أثرًا . أثر ضعيف، فهو يقرصن بحكمة، لكن مع قليل من الحظّ سأجده |
Ölüleri gömün geride hiçbir iz bırakmayın. | Open Subtitles | ادفنوا الموتى ولا تتركوا أثرًا |
Kilisede ondan hiçbir iz yoktu. | Open Subtitles | إنّها لم تترك أثرًا لها في الكنيسة. |
Batırmış. Bir iz bırakmış. | Open Subtitles | لقد عبثنا به،فغادر وترك وراؤه أثرًا |
Ya da gerçekten iz bırakmak için daha fazlasını mı istiyorsun? | Open Subtitles | أم تريدين ما هو أفضل ترك أثرًا حقيقيًا؟ |
Yaptığımız şeylerden biri, derin yeraltı tünellerine hassas dedektörler yerleştirip bizim ve dünyanın içinden geçip gidebilen bir karanlık madde parçacığının daha yoğun bir maddeye denk gelip arkasında geçişinden bir iz bırakması ihtimalini beklemek. | TED | أحد الأشياء التي نفعلها هو بناء أجهزة استشعار، في المناجم العميقة تحت الأرض، في انتظار احتمالية أن تتخلل أحد جزيئات المادة المظلمة، التي تمر عبرنا وعبر الأرض، قد ترتطم بمادة أكثر كثافة، وتترك بعدها أثرًا لعبورها. |
ESU, şahısta ya da evinde radyasyon izi bulamadı. | Open Subtitles | لم تجِدالوحدات الإلكترونية أثرًا للإشعاع في المسكن أو على ذلك الشخص |
Kurumuş bir kan gölünün yanında, yüzüğünün bıraktığı izi bulduk. | Open Subtitles | "وجدنا أثرًا منه على الأرضية،" "بجانب بركة الدمّ المجفّف" |