Tabi, çünkü birçok terapist öğle yemeği sırasında çalışmayı sever. | Open Subtitles | أجل، لأن معظم المعالجيين النفسيين يحبون العمل أثناء فترة الغداء |
Bilgilendirme ve izin bölümü sırasında olabilecek riskler hakkında konuştular. | TED | كان هناك الكثير من المخاطر التي تحدثنا عنها أثناء فترة القبول. |
Kadının biri yazdırığı ilacı hamilelik sırasında kullanabilir miyim diye sordu. | TED | راسلتها إمراة تسأل إذا ما كان الدواء الذي وُصِفَ لها في المستشفى جيد لتأخذه أثناء فترة الحمل. |
Kaçış sırasında, aramızda bir bağ oluştuğunu sanmıştım! | Open Subtitles | ظننت أثناء فترة الإختطاف هذه أننا كونّا رابطاً قوياً بيننا َ |
Ona gelince, bekleme süresince söylenenleri unutup sonucun zevkine varmak en iyisidir Leydi Grantham. | Open Subtitles | أن ننسى معظم ما قيل أثناء فترة الإنتظار وبكل بساطة نستمتعُ بالنتيجة |
Savaş sırasında, binlerce masum Müslüman'ın tecavüz edilmesi ve öldürülmesi emrini vermiştir. | Open Subtitles | أثناء فترة الحرب ، كان هو الآمر بالإغتصاب و القتل لآلاف من المسلمين الأبرياء |
Doğru. Senin geçici müdür yardımcılığın sırasında bu işi bana yaptırmalıydın. | Open Subtitles | صحيح, وكان من المفترض بك إعطائي إياها أثناء فترة عملك |
Kesinti sırasında yapay zekanın yedek güç kaynağı binanın diğer sistemlerini kapatarak kendine elektrik sağladı. | Open Subtitles | أثناء فترة إنقطاع التيار، إحتفظ برنامج الذكاء الإصطناعي بقوّة المولد لنفسه و بقيامه بذلك، أغلق أنظمة المبنى الأخرى |
Sana gerçeği söyleyeceğim. Duruşman sırasında İtalya'daydım bu yüzden kaçırmıştım. | Open Subtitles | سأخبركَ بالحقيقة ، كنت بايطاليا أثناء فترة المحاكمة لذا لم أستطع التواجد |
Eğitimin sırasında üstün başarı göstermişsin. Üstün başarı. | Open Subtitles | أجل، وقد أبدعتِ أثناء فترة تدريبك، أبدعتِ |
Afgan seçimleri sırasında güvenliği sağlamak için oradaydım. | Open Subtitles | اُرسلنا لحفظ الأمن أثناء فترة عقد الإنتخابات الأفغانية |
Ve bu da muhtemelen Commudus'un saltanatı sırasında aldığı en tehlikeli karardı. | Open Subtitles | من دائرة ثقته و كان هذا على الارجح هو أخطر خيار اتخذه كومودوس أثناء فترة حكمه |
Babamın onu isyanım sırasında kendine karsı kullanmayayım diye yok ettigini düsünmüstüm. | Open Subtitles | اعتقدت أن أبي قام بتدميره أثناء فترة تمردي |
Benim nöbetim sırasında kaçmışlar. | Open Subtitles | تسللوا من الجانب أثناء فترة مراقبتى |
Emekliliğim sırasında keşfettiğim bir yemek. | Open Subtitles | طبق اكتشتفته أثناء فترة تقاعدي |
Hayvan krallığındaki dişiler,... gebelik sırasında bunu yaparlar. | Open Subtitles | الأنثى في عالم الحيوان يقومون بذلك أثناء فترة تكون الجنين يصبحن ملازمات للبيت، فقط... |
Terry Cho, öğle yemeği sırasında 7 meslektaşını vuran lise öğretmeni. | Open Subtitles | تيري شو)، أستاذ بمدرسة قتل) سبعة من زملائه أثناء فترة الغداء. |
Gerçek bir yaralanmada orantısız, şiddetli bir acı deneyimleyebiliyoruz ve hatta hiçbir yaralanma olmadan acı hissedebiliyoruz, tıpkı inşaatçı gibi veya hamilelik ya da doğum sırasında acı hisseden hamile kadınların erkek partnerlerinin acı hissetmesi gibi. | TED | بإمكاننا أن نشعر بألم شديد لا يتناسب مع حجم الإصابة الفعلي. وأن نتألم حتى بدون إصابة كعامل البناء، أو الحالات الموثقة بكثرة للأزواج الذكور لنساءٍ حوامل الذين يشعرون بالألم أثناء فترة الحمل أو المخاض. |
Öğle yemeği sırasında yapabilir miyiz? Şimdi! | Open Subtitles | -أيمكننا فعل هذا أثناء فترة الغداء؟ |
- Muazzam eylemler ve bağış toplama toplantıları, savaş sırasında benim evimde yapıldı. | Open Subtitles | -ويلاه ! {\pos(190,245)} أقيمت في منزلي أثناء فترة الحرب. |
İlk dönemi süresince bir başkanlık emir subayıymış. | Open Subtitles | كان قريبـاً للرئيس أثناء فترة ولايته الأولى، يتواصلان بشكل جيد. |