ويكيبيديا

    "أجرؤ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • cesaret
        
    • cesaretim
        
    • cüret
        
    • cüretle
        
    • düşünmeye
        
    Festivaldeyken bir adam bana bacaklarımın arasına nasıl bongo koymaya cesaret ettiğimi sormuşu. TED ذات مرة في مهرجان سألني رجل كيف أجرؤ على وضع الطبول بين قدمي
    Gerçekle yüzleşmeye, düşünmeye, zor sorularla yüzleşmeye cesaret etmeye başladım. TED بدأت أجرؤ على مواجهة الحقيقة، وعلى التفكير، ومواجهة الأسئلة الصعبة.
    Görmeyi o kadar istiyordum ki, artık hayal etmeye bile cesaret edemez oldum. Open Subtitles بلغت رغبتي في رؤيته درجة أنني لم أعد أجرؤ على تخيله بعد ذلك
    Kaderimin daha iyi olacağına umut edecek cesaretim bile yok. Open Subtitles أنا حتى لا أجرؤ على تمني أن قدري يتغير للأحسن
    Televizyon, bir ifadeyle masum bir insanı öldürebilir. Nasıl olur da televizyonun şaka olduğunu düşünmeye cüret ederim? Open Subtitles التلفاز يمكنه قتل شخص ببيان واحد فقط، فكيف أجرؤ على التفكير انه مزحة?
    - Ne cüretle mi? Open Subtitles كيف أجرؤ ؟
    Kabul etmeme o kadar alıştılar ki reddetmeye cesaret edemiyorum artık. Open Subtitles أعتادوا على أن أقبل و على أنى لا أجرؤ على الرفض
    Benden alınsa bile, size karşı gelmeye nasıl cesaret ederim? Open Subtitles إن كنتي تودين إبعادها، كيف يمكنني أن أجرؤ على المجادلة؟
    Sadece bu kadarını söyleyebilirim leydim. Ben de cesaret edemem. Open Subtitles حسنا، ذلك فقط، يا سيدتي لا أجرؤ على التحدث أكثر.
    Sesimi çaldılar ve onun sonrasında söylediğim hiçbir şeyin önemi olabileceğini inanmaya cesaret etmedim. TED سرقوا صوتي، وفي مابعد، لم أكن أجرؤ على الاعتقاد أن أي شيء يمكن أن أقوله سيكون مهماً
    Bu klibi hazırlarken Joe's Pub'da şarkı söylediğim bölümü koymaya cesaret edemedim. TED لدى القيام بتحرير هذه اللقطات، لم أكن أجرؤ على تحرير لقطة لي أغني في مرقص جو.
    Başhemşire benden çok hoşnutsuz. Dönmeye cesaret edemiyorum. Open Subtitles ورئيسةالممرضاتغاضبة، ببساطة لا أجرؤ على العودة
    Kollarım onu tutmak için acı çekti ama giysisinin ucunu bile tutmaya cesaret edemedim. Open Subtitles كانت ذراعاى تتوقان لضمه لكننى لم أجرؤ حتى على لمس هدب من ثوبه
    Kollarım onu tutmak için acı çekti ama giysisinin ucunu bile tutmaya cesaret edemedim. Open Subtitles كانت ذراعاى تتوقان لضمه لكننى لم أجرؤ حتى على لمس هدب من ثوبه
    Beni çok korkutmuştu, bir daha kapıya dokunmaya cesaret edemedim. Open Subtitles أخافني كثيراً، بحيث لم أجرؤ بعدها على لمس الباب.
    Faizleri o kadar yüksek ki daha önce gitmeye cesaret edememiştim ama artık bunun için endişelenemem. Open Subtitles ولكن نسبة الفائدة عالية جداً لذلك لم أجرؤ على الذهاب سابقاً لكن لم أعد أبالى بذلك
    Birisini öldürdüm ama parasını almaya cesaret edemeyip sakladım mı? Open Subtitles أأقول لهم إني قتلت ولم أجرؤ على أخذ المال؟
    Benim onları sevmeye, silah yerine Tanrı'ya güvenmeye cesaretim var. Open Subtitles إنني أجرؤ على محبتهم في المقابل و أنا أجرؤ على الثقة بالرب بدلاً من المدافع
    Seni öpmeyi hak etmiyorum... ve asla seninle konuşacak cesaretim olmadı. Open Subtitles أنا لا أستحق أن أقبلكِ ولم أجرؤ يوماً للحديث معكِ
    Daha fazla mucize olması için dua etmeye cüret edemem. Bir sefer bile olsa. Open Subtitles لا أجرؤ على الصلاة من أجل أي معجزات إضافية ، ليس في يوماً واحد
    Arkama bakmaya cüret edemedim, sonsuzluğa yürüyor gibiydik. Open Subtitles لم أجرؤ على الاستدارة, وبدا أن خطواتنا بلا نهاية.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد