Bu iki resme bakarak, daha bir süre daha Çin'i geçemeyeceğini söyleyebilirim. | TED | عبر قراءتي لهاتين الصورتين, فأنا أجزم بأنها لن تتمكن من منافسة الهند على المدى القريب. |
Mersedes'te ki diğerinin de öyle olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | أما عن الشخص الآخر الواقف بجوار المرسيدس ، فلا أجزم بذلك |
Kolay olmadığına Eminim. | Open Subtitles | أجزم أن ذلك كان أمرا شاقا للغاية على جدتي |
Bahse girerim, bu uzun vanilyalı ile başlayıp, dumanlı ile bitebilir.. | Open Subtitles | أجزم أن لهذه طعما يبدأ كالفانيلا و لها أثر طويل كالدخان |
Fakat ne ihtiva ettiğini size söyleyemem. | Open Subtitles | أستطيع أن أجزم بأنّ ذلك تمّ مسحه، لكنّي لاأستطيعإخباركماكّان عليه قبلذلك، لأيّ شيء. |
Adama kefil olamam, tek kanıt bu heykel. | Open Subtitles | لآ أستطيع أن أجزم بما قاله هذه هى الآثبات الوحيد. |
Cücelerdi diyorum size. Birden çıkıverdiler ortaya. Kaba sakallı, sert bakışlıydılar. | Open Subtitles | أجزم لك أنّي رأيت أقزاماً ظهروا فجأة عامري اللُحى وحِداد الأعين |
Size söylüyorum işte, bu görünenin ötesinde. Bu bir hit. | Open Subtitles | أجزم لكم ، هذه فاقت المقاييس هذه نجاح ساحق |
Hala bu konuda çabalıyorum ama yalnız olmamanın yardımcı olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | ما زلت أعمل على معايشته لكنّي أجزم لك أن من المفيد ألّا تكوني بمفردك. |
Yani daha çok ilerlemedik, ama elbiselerinin altında garip bir çeşit iç çamaşırı giydiğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | لذا لم نذهب بعيداً، لكن تحت ذلك الرّداء، أجزم لك أنها كانت ترتدي ثياب داخلية غريبة |
Kız kıza konuşmanın sırlarını sana anlatamam ama kesinlikle şunu söyleyebilirim ki senden hoşlanıyor. | Open Subtitles | إسمع، لا أستطيع إنتهاك القانون الخاص بحديث الفتيات لكني أجزم بأنها معجبة بك |
Ama Müdür'ün kendine yeni bir oyuncak bulduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | لكنّي أجزم لكِ بشيء، الآمر قد حظى بدمية جديدة. |
Omuzlarına bakınca güçIü olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أجزم من مظهر كتفيكِ أنكِ قوية. |
Eminim bir çok müşterisi sırf onu görmek için dükkanına gidiyordur. | Open Subtitles | أجزم بأن الكثير من الزبائن الدائمين يذهبون للمحل فقط لرؤيتها |
Evet, Eminim, OSİA ana sistemi de oval ofiste öylece oturmuyordur. | Open Subtitles | "نعم،إننى أكاد أجزم أن مركز "أودين . ليس داخل مكتب الرئاسة |
Tam senin istediğin gibi, adım gibi Eminim. | Open Subtitles | وسوف تحبين كل لحظة أفعل فيها هذا بك,يمكننى أن أجزم بهذا |
Bahse girerim büyük bir laboratuvar vardır. | Open Subtitles | أنا أجزم أنه يوجد في ذلك المكان مختبر كبير |
Bahse varım, öldürmediğini söylerdim. | Open Subtitles | إن كان عليَ أن أجزم كنت لأقول بأنه لم يفعلها |
Valla, kendimi tam bir aptal gibi göstersem de gitmeni çok da üzüntüyle karşıladığımı söyleyemem. | Open Subtitles | بالنّظر للسخف الذي أبنت عليه فلا أجزم أنني بالغة الأسى لرحيلك |
Bunun sosisli mi yoksa küf mü olduğunu söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أجزم ما إن كان بيستو أو عفن. |
Adamlarım ülke dışındalar, o yüzden onun iyi olduğuna kefil olamam. | Open Subtitles | رجالي يتواجدون في جميع أنحاء البلاد لذا لا أستطيع أن أجزم بصدقه |
Müritlerimi soracak olursan onlara kefil olamam. | Open Subtitles | بالنسبة لأتباعي... حسناً، لا أستطيع دائماً أن أجزم لهم. |
Biliyorum ve sana iyiyim diyorum. | Open Subtitles | أعلم , و أجزم لكِ بأنّ كل شيء على ما يرام .. |
Ciddi söylüyorum adamım. | Open Subtitles | يشرع بقتل الأطفال في ممر العشاق، أجزم لك بذلك يا صاح |
Gerçekten, bu adamın güneybatıdaki en büyük taşıyıcılardan biri olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أعني، قسماً بالله، أجزم حقّاً بأن هذا الرجل لربما أحد أكبر تجار المخدرات في الجنوب الغربي. |