ıki kere boşanması yüzünden yaşamak için çalışması gereken adam söylüyor. | Open Subtitles | الرجل الذي عليه العمل من أجل لقمة العيش والشكر لقضيتي طلاقكِ |
İki kere boşanması yüzünden yaşamak için çalışması gereken adam söylüyor. | Open Subtitles | الرجل الذي عليه العمل من أجل لقمة العيش والشكر لقضيتي طلاقكِ |
Ve sen hayatını insanları eğlendirmek için kendini kilitleyerek kazanıyorsun. | Open Subtitles | وأنت، تحبس نفسك للترفيه عن الناس من أجل لقمة العيش. |
Hayatını katilleri avlayarak kazanıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تُطاردين القتلة مِن أجل لقمة العيش. |
Orada Flint'te birimiz bile yoktur biz dahil hiç kimse durup düşünen geçinmek için yaptığımız bu iş otomobilleri üretmek muhtemelen kutup buzullarının erimesinin ve bildiğimiz şekliyle uygarlığın sona ermesinin tek başına en büyük nedenidir. | Open Subtitles | من منا توقف أبدا عن التفكير هذه الأشياء نفعلها من أجل لقمة العيش صناعة السيارات |
Benim işim bu değil. Ben geçinmek için şarkı söylüyorum. | Open Subtitles | لا أفعل هذا ، أنا أفعل هذا من أجل لقمة العيش |
Bu zor bir durum. Hangisi para kazanmak için çalışıyor? | Open Subtitles | ها هما همىِّ من منهما يعمل من أجل لقمة العيش |
yaşamak için cam şişe topluyordu. | TED | لقد كان يجمع قناني زجاجية من أجل لقمة العيش |
Bu yüzden günah işlemeye zorlandım. yaşamak için günah işlemek. Sağ kalabilmek için günah işlemek. | TED | ولهذا أرغمت على إرتكاب الخطيئة، أُرغمت على الخطيئة من أجل لقمة العيش. أُرغمت على الخطيئة من أجل لقمة العيش. |
Peder lütfen. Bunu yaşamak için yapıyorum. | Open Subtitles | أبتاه أرجوك فأنا أقوم بذلك من أجل لقمة العيش |
Bir çok kişi yaşamak için çalışır ve fazla kazanmaz. | Open Subtitles | أغلبية الشعب يعمل من أجل لقمة العيش ولا يحقق دخلاً كبيراً للغاية. |
Bunların yarısına üyeyim. Evet. Sen de yaşamak için insanları öldürüyorsun. | Open Subtitles | نعم، وأنت تقتل الناس أيضاً من أجل لقمة العيش. |
Hayır. Biliyorsun ki bazılarımızın yaşamak için çalışması gerekiyor. | Open Subtitles | أتعرف، البعض منّا عليه العمل من أجل لقمة العيش. |
Benim özel antrenörüm yok, ayrıca geçinmek için çalışıyorum. | Open Subtitles | هذا و بدون مدرب شخصي و أعمل من أجل لقمة العيش |
Yani herkes bana bakıyor, çünkü ben geçinmek için yiyecek kamyonu sürüp pirinç köftesi yapan adamım. | Open Subtitles | لذلك الجميع يتطلع في وجهي لأنني الرجل يقود شاحنة الغذاء ويعد كرات الأرز من أجل لقمة العيش |
Vay be, geçinmek için çalışmak da amma zor işmiş. | Open Subtitles | يا رجل , هذا العمل بالتأكيد كثير جدا من أجل لقمة العيش. |
para kazanmak için yaptığım bu, bie nevi Laurence Llewelyn-Bowen. | TED | هذا ما أقوم به من أجل لقمة العيش ، قريباً من لورانس لُوَلَين بوين. |
Bazılarımız para kazanmak için çalışmayı seçiyor. | Open Subtitles | بعضنا أختار العمل من أجل لقمة العيش بالمناسبة كنت أتكلم عن |