O şöyle dedi, "Yaptığın şeyi seviyorum. Gelecek 6 ay hakkında konuşmak istiyorum." | TED | بدأ هو بالحديث: "أحب ما تقوم به. أريد التحدث عن الأشهر الستة القادمة." |
Sahip olduğumuz şeyi seviyorum. Geleceğe bakışımızı seviyorum. | Open Subtitles | أحب ما لدينا معا أحب ما يخبئه المستقبل لنا، |
Yaptığım işi seviyorum, ta ki daha umut verici şeyler ortaya çıkana kadar... sonra da seks yaparak para kazanmaktan mutlu oluyorum. Eskortluk yapmayı seviyorum. | Open Subtitles | فأنا أحب ما أقوم وأستمتع به وألقى المال أيضاً وأحب الحركات الجديدة |
Ben polis değilim, terfi peşinde değilim ama gördüğüm şey hoşuma gitti. | Open Subtitles | أنا لستُ شرطي، وأنا لا أبحث للحصول على ترقية، لكني أحب ما أرى. |
Burada yaşayan sakinlerimize ve diğer hemşirelere karşı davranışlarını gözlemledim ve gördüklerim çok hoşuma gitti. | Open Subtitles | راقبت عملك مع النزلاء ومع مساعدي التمريض الآخرين وأنا أحب ما أرى |
Ne kadarda çekici bir isim ve çekici bir şekil. Bunu görmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | ياله من أسم جذاب وشكل جذاب أنا أحب ما أراه. |
New York'ta bulduğum şeyden memnunum. | Open Subtitles | انظر، أنا أحب ما وجدته هنا في نيويورك |
Biliyorum, bütün bu hukuki zırvalar ve iş görüşmeleri ve genç kızları şişmiş trollerden a kurtarmak kadar kahramanca değil ama yaptığımız şeyi seviyorum. | Open Subtitles | أنظر, أعرف أن الاعمال القانونية ... والصفقات ... ليست بطولية كأنقاذ فتاة من رسائل المضايقة لكنني أحب ما نفعل |
Burada aramızdaki şeyi seviyorum. Ya sen? | Open Subtitles | أحب ما بيننا هنا ألا تحبين ذلك؟ |
Bak, buranın bana kazandırdığı şeyi seviyorum. | Open Subtitles | أنصت، أحب ما منحته لي الجماعة، |
Tamam mı? Yaptığım şeyi seviyorum. İyiyim. | Open Subtitles | , أنا أحب ما أفعله , أنا بخير هنا |
Demek istediğim, yaptığım şeyi seviyorum büyükbaba. | Open Subtitles | أعني، أنّي أحب ما أفعله، يا جدي. |
Yaptığım şeyi seviyorum. İşimden zevk alıyorum. | Open Subtitles | أحب ما أفعله أستمتع بعملى |
Yaptığım işi seviyorum, ama siyasetin dışında kalarak | Open Subtitles | أنا أحب ما أقوم به، لكنني ابقى بعيدا عن السياسة |
Yaptığım işi seviyorum tabii ama yeni bir macera bulmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أعني، أحب ما أعمل به لكنني أشعر أنه يتوجب علي أن اجد تحدياً جديداً |
İşte bunu kastediyorum. İma ettiğiniz şey hoşuma gitmiyor, efendim. | Open Subtitles | هذا ما أعنيه لا أحب ما تلمح له |
Gördüğüm şey hoşuma gitti. | Open Subtitles | أنا أحب ما أراه. |
O yere yapılanlar hoşuma gitti. On dakika içinde evde görüşürüz. | Open Subtitles | أحب ما فعلوه في هذا المكان سأراك في المنزل بعد 10 دقائق |
Söyledikleri de söyleme tarzı da hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أحب ما تقوله, وأحب طريقتها في قوله |
Evet, biliyorum. Ama giydiğim hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أجل، أعلم، لكني أحب ما أرتديه. |
New York'ta bulduğum şeyden memnunum. | Open Subtitles | انظر، أنا أحب ما وجدته هنا في نيويورك |
Bahçe düzenlemesini gerçekten çok sevdim. | Open Subtitles | حقا أحب ما فعلوه بالمناظر الطبيعية، الزهور |
"Yaptığım şeyi sevmiyorum, ama henüz bırakamam. | Open Subtitles | أنا لا أحب ما أفعل ولكن لا أستطيع الرحيل بعد |