O, bu dünyaya birlikte... getirdiğimiz çocuğu korurken ölen bir kadındı. | Open Subtitles | كانت إمرأة ماتت وهي تحمي الطفل الذي أحضرناه معاً إلى هذا العالم |
Az önce getirdiğimiz adamda görmenizi düşündüğüm birkaç belge vardı. | Open Subtitles | ذلك الشاب الذي أحضرناه كان لديه بعض الوثائق أعتقد بأنه ينبغي لك أن تراها |
Onu doğumdan sonra eve getirdiğimiz gün. Onu ayağa kaldırmıştım. | Open Subtitles | في اليوم الذي أحضرناه من المستشفى وأوقفناه |
Beraber aldık ama benim köpeğim değil. Senin de köpeğin değil. | Open Subtitles | لقد أحضرناه معاً , لكنه ليس كلبي و هو ليس كلبكِ أيضاً |
- Şekerciden bu kadar aldık. | Open Subtitles | هذا كل ما أحضرناه من شركة الحلوى |
Ona ne getirdiğimizi söylesene? | Open Subtitles | لما لا تخبر أمك بالذي أحضرناه لها؟ |
Onu aldığımız zaman ve onu gücü kalmadıysa... Onu taşırız ozaman. | Open Subtitles | لو أحضرناه و قد خارق قواه سنضطر عند إذ إلي حمله. |
getirdiğimiz gelecek bu Yarın geldiğinde! | Open Subtitles | هذا هو المستقبل الذي أحضرناه عندما يأتي الغد |
getirdiğimiz gelecek bu Yarın geldiğinde! | Open Subtitles | هذا هو المستقبل الذي أحضرناه عندما يأتي الغد |
Buradaki tüm güvenlik kameralarına bakarsak ve getirdiğimiz arama iznini kullanırsak bir sürü daha bulurduk. | Open Subtitles | وبالرجوع لكاميرات المراقبة هنا أنا أراهن لو نفذنا إذن التفتيش الذي أحضرناه معنا سنجد الكثير من الاموال أليس كذلك؟ |
Berlin'den geri getirdiğimiz o bütün torbanın ne kadar edeceğini hayal edebiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل يمكنك تخيل كم يساوى جميع ما أحضرناه من بيرلين؟ |
Öğlenden önce getirdiğimiz silahta el yapımı susturucu varmış. | Open Subtitles | كاتم مصنوع في البيت مرتبط بالسلاح الذي أحضرناه اليوم |
Biz ne aldık böyle? | Open Subtitles | ما هذا الشيء الذي أحضرناه معنا؟ |
Yani, hak ettin gerçekten. Biz de aldık. | Open Subtitles | أقصد، لقد استحققت ذلك ونحن أحضرناه فحسب |
Ona ne aldık? | Open Subtitles | مالذي أحضرناه لها ؟ |
Ona ne aldık? | Open Subtitles | مالذي أحضرناه لها ؟ |
Hayır, April Young bize ne yaptığını anlattığı için onu içeri aldık. | Open Subtitles | كلّا، بل أحضرناه لأنّ (إيبرل يانج) أخبرتنا عمّا فعله |
Onu 2 sene önce aldık. | Open Subtitles | لقد أحضرناه قبل سنتين. |
Joe, Noel için ona ne getirdiğimizi göster. | Open Subtitles | -اعرض للرجل ما أحضرناه للكريسماسيا"جو" |
Ty'ı hastaneden alıp eve getirdiğimizi hatır... | Open Subtitles | {\pos(190,220)}هل تذكرين اليوم الذي أحضرناه فيه من... |
Bir yere topla ki sana aldığımız çöp torbalarını da kullanabilesin. | Open Subtitles | إجمعهم في جهة واحدة حتى تستطيع جمعهم في كيس القمامة الذي أحضرناه لك |
Yani, adamı tutukladığımız gece ortalık karma karışıktı. | Open Subtitles | أقصد, لقد كان هناك فوضى في الليلة التي أحضرناه |