"أحظى به" - ترجمة من عربي إلى تركي

• sahip

Hiç sahip olmadığım çocuğum için yas tutmak zorunda değilim.
لا يتوجب علي أن أحزن على طفلٍ لم أحظى به

Ama ne kadar varlığım olursa olsun... halen sahip olamadığım bir tek şey var.
لكن بالرغم من امتلاكي كل هذه الأشياء مازال هناك ما لم أحظى به

Eðer hayatında ona olamaz, ben ölümle ona sahip olacak.
إذا لم أستطع أن أحظى به فى الحياة إذن سأحظى به فى الموت

Daha önce sahip olmadığım bir özgüvenim var.
و أنا لدى احترام لذاتى الآن لم أحظى به من قبل قط

Benim partim ve sen sahip olduğum tek arkadaşsın.
حفلتي الخاصّة و أنت الصديقُ الوحيد الذي أحظى به.

sahip olamadıklarımı hep kıskandım.
وأنا أحسد هذا لأنه مهم، ولن أحظى به أبداً

Kendi karımın asla sahip olamadığı varisi taşıdığını bilmek...
لمعرفة أنها تحمل تراث محروم أنا من أحظى به من زوجتي

Ve bu... benim hiç sahip olamayacağım bir şey olabilir.
.. و هذا . شيء قد لا أحظى به أبداً

Ve hayatımda biraz olsun nefes almamı sağlayan yegâne kişiyi seni paramparça etmeden sahip olamayacağımı bilmek beni çok mutlu ediyor.
وأحب.. أن الشخص الوحيد الذي يجعلني قادرًاعلىآخذأنفاسي.. لا يمكنني أن أحظى به دون أن يحطّمني تمامًا

Ama sende... benim uzun zamandır sahip olmadığım bir şey var.
لكن أنت ... لديك شيء لم أحظى به منذ فترة طويلة

Başından beri senin babandı ama benim sahip olduğum ilk babaydı.
هو الوالد الذي كان لك من البداية ولكنه أول أب أحظى به

Beni bir gün sahip olabileceğim... bir hastalık yüzünden cezalandırıyor musun?
أنتِ تدينينني لمرض قد أحظى به في يوم من الأيام؟

Simpson. Hiç sahip olmadığım oğlum gibisin.
أنت كالفتى الذي لم أحظى به يوماً

Siz benim hiç sahip olmadığım baba gibiydiniz.
أنت الأب الذي لم أحظى به قط دعني أنهي

...ve bugünlerde fazla sahip olduğum bir şey değil.
وإنه ليس شيئاً أحظى به في هذه الأيام

Babamın dilinden düşürmediği sahip olmayı dilediğim tüm ilgi ve sevgisini çalan o kadının sonu böyle mi olacak?
المرأة التي أنصتُ إلى أبي وهو يُشيد بها، التى حازت كل تقديره ووده والذى تمنيت أن أحظى به...

Nolan hiç sahip olmadığım oğlum gibiydi.
نولان كان الإبن الذي لم أحظى به

Hiç sahip olmadığım küçük kardeşimsin sen.
أنت الأخ الأصغر الذي لم أحظى به

Onlara ben de sahip olabilirdim.
كان من الممكن أن أحظى به ايضاً

sahip olabileceğim bir şey benden alındığı için üzgünüm.
وحزين لأنّي سُلبت شيء كنت قد أحظى به.