çözmem gereken bir problem var. Düşündüğünün zıttına sen benim düşündüğüm gibi değilsin. | Open Subtitles | مشكله واحده عليّ أن أحلها ولتعرف أننّي الوحيد الذي سيحلها لك |
Sanırım bunlardan birini kendi başıma çözmem gerekiyor. | Open Subtitles | أعتقد أن هذه من الأمور التي يجب أن أحلها بنفسي |
Hoşuma gitti çünkü çözmek istediğim bi problemdi. | Open Subtitles | لقد أحببتها لأانها كانت مشكلة أردت أن أحلها |
Bu sorunu ben kendi başıma çözmeliyim. | Open Subtitles | إنها مشكلة ويجب أن أحلها بمفردي |
İstersen kalp sorununu çözeyim. | Open Subtitles | ـ كلا، كلا ـ أتود منيّ أن أحلها لك؟ ـ مهلاً، مهلاً |
- Bu sorunu senin için çözmemi ister misin? | Open Subtitles | تريدني أن أحلها لك ؟ |
Ben çözdüğüm için gücenmiş gibiydin. | Open Subtitles | كنت تبدين متضايقة من أنني قد أحلها |
Ben de! 1958' den beri bulmaca çözüyorum. | Open Subtitles | وأنا أيضاً، فإني أحلها منذ 1958 |
Elimde bir defter var. Şifreli yazılmış ve benim vahim bir şekilde bunu çözmem gerekiyor. | Open Subtitles | انه مكتوب بشفرة معينه احتاج بشدة ان أحلها |
çözmem gereken bir cinayet var. | Open Subtitles | لدي جريمة أحلها |
Ben bir dedektifim Dr. Parks. çözmem gereken bir dava var. | Open Subtitles | أنا محققة أيها الدكتور (باركس) لدي قضية لكي أحلها |
- Tamam. Eğer izin verirseniz, çözmem gereken cinayetler var. | Open Subtitles | لو سمحت لي لدي قضية أحلها |
Rush'ın bana çözmem için problemler verdiğini biliyorsun. | Open Subtitles | (أنتَتعرفأن (راش... . قد اعطانيّ مسائل كي أحلها. |
Onları sadece bir kere ve tamamen çözmek istiyorum. | Open Subtitles | أود أن أحلها المشاكل معها لمرة واحدة وإلى الأبد |
Yolculuğa çıkmadan önce bu sorunu çözmek istedim. | Open Subtitles | أردت أن أحلها قبل أن أذهب في رحلتي |
Ama bu benim sorunum, kendim çözmeliyim. | Open Subtitles | ولكنها مشكلتي, وسوف أحلها. |
Bu yüzden bunu çözmeliyim. | Open Subtitles | لهذا يجب أن أحلها |
Bu karmaşayı ben yarattım. Bırak ben çözeyim. | Open Subtitles | أنا من صنع هذه المشكلة دعيني أحلها |
Ben çözdüğüm için gücenmiş gibiydin. | Open Subtitles | كنت تبدين متضايقة من أنني قد أحلها |