Ayrıca banka işini ve Bobby'nin parayı nerede sakladığını da anlattım. | Open Subtitles | وأنا أخبرتُه عنه العَمَل المَصرَفي وحيث بوبي كَانَ يَخفي المالَ : |
Özür dilemenin yanı sıra merak ettiği şeyleri de anlattım. | Open Subtitles | وبصرف النظر عن قول أنا آسف, أخبرتُه أشياء وأشياء كان ينتظر أن يسمعها مني. |
Ona eşcinsel olduğumu söylemiştim, olan biten bu işte. | Open Subtitles | أخبرتُه أنا كُنْتُ مرحَ، ذلك الذي حَدثَ. |
Ona, bunu yapmasını istemediğimi söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتُه أنا لَمْ أُردْه أَنْ يَعمَلُ هو. |
Telefonu yok etmek için sana verdiğimi ona söyledim. Hâlâ sende mi? | Open Subtitles | أخبرتُه بانى أعطيتُك الهاتفَ لتَحْطيمه. |
Ona kendisini internetten araştırdığımı söylediğimde biraz kafayı yedi ama o da evli olduğu konusunda yalan söyledi, yani ödeşmiş olduk, değil mi? | Open Subtitles | هو كان مُستغرِباً من الأمر قليلا عندما أخبرتُه أنا بَحثتُ عنه في الإنترنت ولكنه كذب بشأن زواجه لذا نحن متعادلين،صحيح |
Ona dedim ki:... "Üzgünüm ama seninle evlenemem. | Open Subtitles | ..لذا أخبرتُه أنني آسفة, لكن لا يمكنني أن أتزوجك" |
Ama ona söylediğim cüce şirketini arasaydı ne kadar iyi olurdu düşünebiliyormusun? | Open Subtitles | لكن يُمْكِنُ أَنْ تَتخيّلَ كَمْ عظيم هو سَيَذْهبُ إذا هو إستعملتْ شركةُ الطبخ القزميةِ أنا أخبرتُه عنه؟ |
Babam eve gelip bizi bulunca, her şeyi anlattım. | Open Subtitles | عندما أَبّي رَجعَ للبيت ووَجدَنا، أخبرتُه كُلّ شيءَ. |
Ona planımızı anlattım kamp alanının salakça olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرتُه بخططنا ولقد قال أنّ مكان التّخييم كان سيّئًا نوعًا ما. |
Bütün bunları ona ben anlattım. O benim psikiyatristimdi. Bakın. | Open Subtitles | إنتظرا، لقد أخبرتُه بكل هذا فقد كان يتنكَّرُ في هيئة طبيبة نفسية |
Bobby'nin bana yaptıklarını, beni dövdüğünü ve arkadaşlarına pazarladığını ona anlattım. | Open Subtitles | أخبرتُه ما بوبي كَانَ عَمَل لي، كَمْ قَطعَني وpimped ني إلى أصدقائِه |
-Ona ben anlattım. -Dinlendiğini zannediyordum. | Open Subtitles | أنا أخبرتُه كنت أظنّ أنكَ ترتاحين |
O ucubelerin yanına yaklaşmamasını söylemiştim ona. | Open Subtitles | أخبرتُه أنا لا أُريدُه أي مكان قُرْب تلك النزواتِ. |
Artık onunla görüşmek istemediğimi söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتُه أنّي لا أريد أن نلتقي هنا بعد الآن. |
Ve bir keresinde ona, beni yalnız bırakmazsa silahı çekip onu vuracağımı söylemiştim. | Open Subtitles | وسابقا، أخبرتُه إذا لَمْ يَتْركْني بدون تدخّل... ساحضرة وأقتله |
- Merak etme. ona söyledim. | Open Subtitles | - لاتقلق، أخبرتُه. |
ona söyledim. | Open Subtitles | أخبرتُه |
Ameliyat olacağımı söylediğimde her şeyi bırakıp geleceğini söyledi. | Open Subtitles | أخبرتُه بشأن جراحتي ، و قال أنّه سيأتي إلى هُنا ــ و قد ألغى كل شيء ــ ذلك رائع حقّاً |
Adını vermeyeceğim çünkü onu utandırmak istemiyorum ama durum şu ki, ona bugün buraya seni görmeye geleceğimi söylediğimde bana bir sahtekârın paramı asla geri vermeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | لن أعطيك اسمه، فلا أودّ إحراجه، ولكن الأمر أنّي عندما أخبرتُه سبب قدومي لرؤيتُك اليوم، أخبرني أنّك مُحتال... |
Ona dedim ki "Geri döndüğünü gördüğüme sevindim, kardeşim. | Open Subtitles | أخبرتُه "أنا مسرورٌ لأراك مجدداً يا أخي |
İkinci bir şansı hakediyor ve bu da, benim müfettişe söylediğim şey. | Open Subtitles | ،إنها تستحقُّ فرصةً اخرى وذلك بالضبطِ ما أخبرتُه .للمشرف |