Ben... ben fotoğrafın lekeli olduğunu ve zor görüldüğünü biliyorum ama... lütfen o olduğunu söyle. | Open Subtitles | أعرف أن الصورة غير واضحة . . و يصعب رؤيتها , لكن من فضلكِ أخبريني أنه هو أخبريني أنه كان هنا |
Lütfen kıçımı avuçlayanın sen olduğunu söyle. | Open Subtitles | من فضلك أخبريني أنه أنتِ التي جذبتِ مؤخرتي |
Piyano kutusuna gömülen biri olduğunu söyle. | Open Subtitles | من فضلك أخبريني أنه يجب دفنه في صندوق البيانو |
Neyin iyi olduğunu görme şansı olacağını söyle bana. | Open Subtitles | أخبريني أنه سيكون لديها الفرصة لرؤية الأشياء الجيدة |
Lütfen sonunun gelmediği söyle bana | Open Subtitles | أخبريني أنه ليس لإلغاء نهايتكِ |
- Al işte, bir Amerikalı daha. - Lütfen bir telefon olduğunu söyle. | Open Subtitles | أمريكيون آخرون أخبريني أنه يوجد هاتف، رجاءاً - |
Pekala, en azından iyi biri olduğunu söyle. | Open Subtitles | على الأقل أخبريني أنه شاب لطيف |
Efendim? Lütfen bunun eşcinsel kuzenin olduğunu söyle. | Open Subtitles | أرجوكِ أخبريني أنه أبن عمكِ الشاذ |
-İyi olduğunu söyle. | Open Subtitles | أخبريني أنه بخير |
Lütfen sıradan olduğunu söyle. | Open Subtitles | من فضلك أخبريني أنه عشوائياً |
Lütfen bana kanla dolu olduğunu söyle. | Open Subtitles | -رجاء أخبريني أنه كان يقطر بالدماء |
Lütfen bana bebeğin gerçekten onun olduğunu söyle. | Open Subtitles | أرجوكي أخبريني أنه حقيقة الأب |
Lütfen bana bebeğin gerçekten onun olduğunu söyle. | Open Subtitles | أخبريني أنه ابنه فعلاً. |
Tadının berbat olduğunu söyle. | Open Subtitles | وهذا , أخبريني أنه مقرف |
Bana tüm bunların bir rüya olduğunu söyle. | Open Subtitles | أخبريني أنه كان مجرد حلم. |
Yalnızca çamur olduğunu söyle. | Open Subtitles | أ - أخبريني أنه وحل |
Oh, Lütfen içinde bir ceset olmadığını söyle bana! | Open Subtitles | رجاءً أخبريني أنه لا توجد جثة هناك |
Lütfen söyle bana, bu işin içine sıçmadılar değil mi? | Open Subtitles | ارجوكِ أخبريني أنه لم يفسد الأمر |