Ama korkuyordum, o varoluş asansörüne binip dedemi görmeye gitmek, uyurken boşluk tarafından yutulmaktan kulağa daha hoş geliyordu.. | TED | لكنني كنت خائف. وفكرة أخذ ذلك المصعد الكوني لرؤية جدي كانت أفضل بكثير من أن يبتلعني العدم عندما أخلد للنوم. |
Sevgili dostum, herkes o parayı senin aldığını biliyordu. | Open Subtitles | يا صديقي العزيز . الجميع كانوا يعرفوا أنك من أخذ ذلك المال |
Ben o kadar parayı sadece lavaboya giderken alıyorum. | Open Subtitles | أنا أخذ ذلك وأنا في الطريق إلى غرفة الزينة |
Bunu hesaba katarsak, geleneksel okul notlandırması hakkında birkaç kelime söylemek istiyorum. | TED | ومع أخذ ذلك في الاعتبار، أود أن أقول بضع كلمات عن نظام الدرجات الجامعي. |
Şimdi Bunu da göz önüne tutarak, sadece düşünmeye bir saniye ayırmak istiyorum, en son ne zaman vaktinizi hiçbir şey yapmayarak geçirdiniz? | TED | مع أخذ ذلك في الاعتبار، أود منك فقط أن تتوقف للحظة لأجل التفكير، متى كانت آخر مرة قضيت وقتا ما لا تقوم به بأي شيء ؟ |
o hazineyi bulmak 40 yılımı aldı ve bir 40 yıl daha sürse bile onu geri almayı planlıyorum. | Open Subtitles | لقد أخذ ذلك مني أربعين سنةً للعثور على هذا الكنز و أخطط لإستعادته, حتى لو أخذ ذلك مني أربعين سنة أخرى |
o çocuk benden bir şey aldı. Bir maskeye benziyor. | Open Subtitles | أخذ ذلك الصبي شيئاً مني إنه يبدو مثل قناع |
Ben o kadar parayı sadece lavaboya giderken alıyorum. | Open Subtitles | أنا أخذ ذلك وأنا في الطريق إلى غرفة الزينة |
o aptalca kasedi makinadan almak için iki gündür uğraşıyorum. | Open Subtitles | أحاول أخذ ذلك الشريط السخيف من جهازك منذ يومين |
Görünen o ki,kıskanç eşlerin bir çoğuyla birlikteymiş. | Open Subtitles | حتى أخذ ذلك في الاعتبار، بقدر ما يذهب إإكسس غيور، والكثير منهم. |
o ilacı aldığımda, kafam çatlayacak gibi ağrıyor... | Open Subtitles | عندما أخذ ذلك الدواء أشعر برأسي وكأنه يحترق |
Bunu akılda tutarak, EDI'ye bir sihirbazlık hilesi öğretmeye başlayacağım. | TED | مع أخذ ذلك بعين الاعتبار. عزمت على تعليم إيدي خدعة سحرية. |
Darwin'in takipçilerindenseniz Bunu hesaba katmanız lazım. | TED | إذا كنتم من أتباع داروين، عليكم أخذ ذلك بعين الاعتبار. |
Bunu bir iddia olarak alıyorum, Dee ve Bunu kabul ediyorum. - Günün sonuna kadar onu tavlayacağım. | Open Subtitles | حسناً , أنا أخذ ذلك كتحدي يا دي وأنا أقبل ذلك التحدي |
Bunu bizden birini öldürmeden önce düşünmeliydin. | Open Subtitles | حري بكما أخذ ذلك في الاعتبار قبل قتلكما لواحد من بني جنسكما |
Bunu da düşünerek, sıralamada bazı değişiklikler yaptık. | Open Subtitles | مع أخذ ذلك في الاعتبار، ونحن قد حصلت بعض التغييرات على تشكيلة الفريق. |
Biraz zaman aldı ama ses mesaj şifresini kırmayı başardım. | Open Subtitles | أخذ ذلك مني بعض الوقت ، لكني كسرت شفرة البريد الصوتي خاصته إستمع لهذا |
Çünkü ben doğru kabul etmedim ve o berduş her şeyimi elimden aldı. | Open Subtitles | فبإمكانك أخذ ذلك إلى البنك لأن الله يعلم أني لا أستطيع لأني صرفت كل ما لدي في تلك الرحلة |
Herifin umursamazlığı bu geleceği kızın elinden aldı. | Open Subtitles | كان لتلك الفتاة مُستقبل مُشرق، ولامبالاته قد أخذ ذلك منها. |