S-s-sürprizi berbat etmek istemezsin, değil mi? | Open Subtitles | انت لا تريدني أن أخرب المفاجأة اليس كذلك |
-DÜNYANIN EN AHMAK ADAMI- Kendimi berbat hissediyordum. Sadece adama bir yumruk atmak istemiştim, hayatını mahvetmek değil. | Open Subtitles | لقد شعرت بشعور سيء لقد كنت أريد أن أضرب الرجل لا أن أخرب عليه حياته |
Evet ve ben bunu mahvetmek istemem. Yine de bir anlam ifade etmiyor. | Open Subtitles | أجل ، لا أريد أن أخرب هذا، و مع ذلك ، مازال هذا لا يبدو منطقياً |
Kutlamanı bozmak istemem, ama söylemek zorundayım. | Open Subtitles | لا أريد أن أخرب عليك عرضك، ولكن يجب أن أقول لك |
Niye bunu mahvedeyim dedim. | Open Subtitles | كل هؤلاء الناس كانوا سيأتون لقضاء الأجازه هنا لم أخرب ذلك ؟ |
Umarım geceni mahvetmemişimdir. | Open Subtitles | آمل أنني لم أخرب ليلتكِ |
Ben de bu işi baştan nasıl aldığımı bilmiyorum fakat şu anda ne kadar mükemmel olduğunu biliyorum ve berbat etmek istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أعلم أصلاً كيف حصلت على هذه الوظيفه ولكن الآن وأنا آرى روعتها لا أريد أن أخرب على نفسي |
Sanki ayakaltında dolaşıyormuş gibi hissediyorum. Öyle olmadığımda da Bay'le olan işleri berbat ediyorum. | Open Subtitles | وعندما لا أكون كذلك، أنا أخرب الأمور مع باي. |
Bu akşam randevusu var. Bunu berbat etmek istemem. | Open Subtitles | لديه موعد اليوم، لا أريد أن أخرب الأمر عليه لا نريد أن نجعله غاضبَاً. |
arayamadım, Bu görüşmeyi berbat etmek istemedim. | Open Subtitles | - لم أرد أن أخرب المقابله - حسناً, هي ليست بأمان؟ |
Ve hızlı davranarak ilişkimizi berbat etmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا اريد أن أخرب أي شيء عبر التسريع في علاقتنا لأن أحياناً .... |
Bir de ilişkilerim iyi gitmeye başladıkları anda berbat etmek gibi ufak bir garipliğim var. | Open Subtitles | ...حسنا لدي ايضا هذا الهوس الصغير أنا أخرب العلاقات عندما تبدء فى التحسن |
Bundan hiç zevk alamazdım. Ve hepinizin de gününü bozup, mahvetmek istemem. - Biz hep beraberizdir. | Open Subtitles | ولا أريد أن أخرب هذا اليوم عليكم لا ,لن تخربيه |
Partiyi, çirkin veya öyle bir şeyse mahvetmek istemedim. | Open Subtitles | لم أرد أن أخرب الحفلة فيما اذا كانت سيئة او شيء من هذا القبيل |
Görünüş gibi önemsiz bir konu ile böyle harika bir şeyi mahvetmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد ان أخرب أمرا مميزا جدا بسبب أمر تافه كالمنظر |
En kötü ne yapabilirim? Tüm gece ayakta kalıp düğünlerini mahvetmek için liste yaptım. | Open Subtitles | أنا كنت مستيقظا طوال الليل لأعمل على قائمتي من الطرق التي أخرب بها |
Aynen öyle ve bunu mahvetmek istemiyorum. | Open Subtitles | بالضبط ، ولا أريد أن أخرب ذلك عليك |
Partiyi, çirkin veya öyle bir şeyse mahvetmek istemedim. | Open Subtitles | لم أرد أن أخرب الحفلة فيما اذا كانت سيئة , |
Çocuklar bu güzel anı bozmak istemiyorum, ama bakın. | Open Subtitles | ياجماعة, لا أريد أن أخرب لحظة جميلة لكن, انظروا |
Ama Kenyon'da hala çalan bir kemancı vardı bir dakikalığına oturup dinledik sonra neden bu anı mahvedeyim diye düşündüm. | Open Subtitles | لكن كان هناك عازف كمان يعزف الموسيقى لذلك جلسنا على الدرج لدقيقة لنسمع... و فكرت لما أخرب اللحظة. |
Umarım senin Sarah'la olan aşk hikayeni mahvetmemişimdir. | Open Subtitles | وآمل أنني لم أخرب قصة حبك مع (ساره) |