Cambridge'de, evimden binlerce mil uzakta, dizüstü bilgisayarımla herhangi bir insanla olduğundan daha fazla zaman geçirdiğimi fark ettim. | TED | وفي كامبريدج بعيدا عن منزلي بآلاف الأميال، أدركت أني أقضي وقتا أكبر أمام حاسوبي مما كنت أفعل مع الناس. |
Nihayet iyi bir iş bulmuşken, hamile kaldığımı fark ettim. | Open Subtitles | عندما حصلت على الوظيفة و أمضيت العقد، أدركت أني حامل |
En özgüvensiz hissettiğim zamanlarda vücudumu ve görüntümü benimsemem ve sahiplenmem gerektiğini böyle fark ettim. | TED | في أسوء لحظات عدم الاستقرار وعندها أدركت أني يجب أن استردّ هذا الجسم والصورة التي تعكسني. |
Eskiden onlara acırdım... ama artık anladım ki hepimizi aynı gemideyiz. | Open Subtitles | كنت أشفق عليهم، لكن الآن أدركت أني معهم على نفس القارب. |
Büyük kardeşimden daha sıkı olduğumu ilk fark ettiğim zamandı. | Open Subtitles | كانت المرّة الأولى أدركت أني كنت أفضل من أخّي الكبير. |
O gece, ateşin etrafında Adam ve diğerleriyle birlikte çalınca hatalı olduğumun farkına vardım. | Open Subtitles | ولكن في تلك الليلة عزفت مع آخرين حول النار فـ أدركت أني على خطأ |
Durana kadar, gerçek erkek işlerinin destek personeli olarak muamele görmeme olanak sağladığımı fark ettim. | TED | حتى توقفت. ثم أدركت أني سمحت بأن تتم معاملتي كفريق الدعم لعمل الرجال الحقيقي. |
O andan itibaren sadece güneş üzerine odaklanmam gerektiğini fark ettim. | TED | ومنذ ذلك الحين، أدركت أني أريد التركيز على الطاقة الشمسية. |
Ama sonra, fark ettim ki o piksellerle aynı zamanda oynamayı da istiyordum. Ve oraya küçük bir kamera koydum, | TED | لكن لاحقاً، أدركت أني أريد ان أتفاعل مع هذه البكسلز أيضا، فوضعت كاميرا صغيرة في أعلى الخوذة أيضا، |
Gördüğümde fark ettim ki, bir şekilde atlatmıştım artık. | Open Subtitles | بعد رؤية ذلك، أدركت أني قد تخطيت المرحلة الحرجة. |
- Söyleyecektim ama ağzımı açamadan, sorgulandığımı fark ettim. | Open Subtitles | ولكن قبل قولي كلمة أدركت أني وسط أستجواب |
Artık büyüdüm ve bunun tersine döndüğünü fark ettim ve sen buna yardımcı oldun. | Open Subtitles | والآن بعد كبرت، أدركت أني كان يجب أن أعكس هذا |
Ama kızgınlığımın ve makyajının ötesinde geri geldiği için mutlu olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | لكن عندما رأيت الماضي تركت الغضب أدركت أني كنت سعيداً عندما ظهـر مرة أخرى |
Amacıma ulaştığımdaysa, bu uğurda kendimi kaybettiğimi fark ettim. | Open Subtitles | و لكن بمجرد أن حصلت عليهم أدركت أني خسرت نفسي بالذهاب إلى هناك |
Bana isminin Chuck olduğunu söyleyince yanlış Bass'a yolladığımı fark ettim. | Open Subtitles | أدركت أني اخطأت بالسيد باس فكان علي إخراجك من هنا |
Seni Whitney'le gördüğümde, anladım ki eğer sana karşı olan duygularımı açıklamazsam seni sonsuza dek yitirebilirim. | Open Subtitles | عندما رأيتك مع ويتني أدركت أني إن لم أتصرف بحسب مشاعري فقد أخسرك للأبد |
Hayır,hayır,hayır, duygularıma kapıldım.... ve anladım ki çizgiyi biraz aştım. | Open Subtitles | لا , في الواقع لقد أتبعت حواسي و من ثم أدركت أني خارج الخط |
Büyük kardeşimden daha sıkı olduğumu ilk fark ettiğim zamandı. | Open Subtitles | كانت المرة الأولى أدركت أني كنت أفضل من أخي الكبير |
Ama sonra sıradakinin ben olduğumun farkına vardım. | Open Subtitles | بالطبع أدركت أني سأكون التالية |
Görünmez olduğumu fark ettiğimde yedinci sınıftaydım. | Open Subtitles | كنت في الصف السابع عندما أدركت أني غير مرئية ليس بهذه الطريقة |
Kendime geldiğimde, korkunç bir hata yaptığımı anladım. | Open Subtitles | وعندما أفقت، أدركت أني ارتكبت خطأً جسيماً |
..ve benim de, sorunun bir parçası olduğumu farkettim... | Open Subtitles | هذا عندما أدركت أني جزء من المشكلة |