Büyük kayıplar ve yetersiz yatırımlar... faturalarında %39'luk bir artışa sebep oldu. | Open Subtitles | خسائر ضخمة وإستثمار غير كافي ..في البنيةالتحتية. أدّى إلى إرتفاع في فواتير المرافق .. |
Onu şımartan ve özgür bırakan tavırlarımız... bir grup transseksüelin üstüne işemesine sebep oldu. | Open Subtitles | مواقف إطلاقَ الحرية والتَدليل أدّى إليه سُكْر على مِن قِبل مجموعة المتخنّثين. |
Biraz gecikme bile safra kanalında fıtığa sebep olabilir. | Open Subtitles | ولذلك فإن التأخير أدّى إلى تمزق القناة الصفراوية. |
Laf lafı açtı ama gerçek şu ki, bunun konuyla ilgisi yok. | Open Subtitles | الحقيقة بأنّ شيء واحد لَرُبَما أدّى إلى آخرِ لا هنا ولا هناك. |
Dini hürmet, çiftçilerin baltalarını yavaşlattı, hatta kent meydanlarına ilave ağaçlar dikmeye bile yol açtı. | TED | أدّى التقديس الديني إلى إبطاء قطع الأشجار وحتى أنه قاد المدينة لزراعة المزيد من الأشجار في المنتزهات الحضرية. |
İnsanların yediklerinin kalp hastalığına yol açtığını düşündüklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن حقاً بأن الناس اعتقدوا بأن ما أكلوه أدّى لمرض القلب. |
Fakat dopamin, ellerindeki ve ayaklarındaki kan damarlarının kapanmasına neden oldu. | Open Subtitles | لكنّ الدوبامين أدّى لانغلاق الأوعية في أطرافِ كفّيك وقدميك |
Ve daha dün gösteri yaptı. | Open Subtitles | ورغم ذلك أدّى أمس. |
Bypassın başarısız olmasına, karınızın yüksek tansiyonunun sebep olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقدُ أنّ ضغطَ الدَّمِ العالي لدى زوجتك هو ما أدّى إلى فشلِ المجازة |
Çünkü ölümüne sebep olana dek buna inanmayı sürdürdü. | Open Subtitles | لأنّه طاردَ ذلك الاعتقاد حتّى أدّى إلى مقتله |
Özgür olmak istiyorum. Eğer bunun sonunda seninle olabileceksek onu buraya gömebilmek için yeterli bir sebep olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أودّ أن أكون حرًّا، وإن أدّى ذلك لأكون معك، فهذا سبب يعزز دفنه. |
O ölümlere sebep olan bir sorun ve siz üçünüz o sorunun üstünü örtmüştünüz. | Open Subtitles | ذلك ما أدّى لتلك الوفيّات، وقمتم أنتم بتغطية ذلك. |
Ben de hatırlamana yardım edeceğim ölmeme sebep olacak olsa bile. | Open Subtitles | لذا سأساعدكِ على التذكّر حتّى لو أدّى ذلك لقتلي |
Hım, Joan'ın kaçırılmasına ilk elden sebep olan senin kötü kararlarını düşünürsek, bu saçmalığı bir kenara bırakıp duruma akıllı bir yöntemle yaklaşalım. | Open Subtitles | حسنا، اعتبره كان ضعف تقديرك إجراميا الذي أدّى إلى بجوان للاختطاف في المركز الأول دعنا نوزّع بتلك الغباوة |
Bu ülkenin bilimadamları arasında histeriye yol açtı. | Open Subtitles | هذا أدّى إلى الهستيريا بين علماءِ الأمةَ. |
Hepsi muazzam kurumsal kayıplara çevresel hasara ve insan hayatlarına yol açtı. | Open Subtitles | كل ذلك أدّى لـ خسائر هائلة للشركات خسائر ماديّة ، و أضرار بيئيّة على حياة الإنسان |
Yüksek enerji veren bu beslenme biçimi bir doğum patlamasına yol açtı. | Open Subtitles | وقد أدّى النظام الغذائي هنا إلى إزدهار عدد المواليد |
Taş Devri'nin buhar makinesine nasıl yol açtığını... | Open Subtitles | كيف أدّى العصر الحجري للمحرّك البخاري. |
İnsanların yediklerinin şeker hastalığına yol açtığını düşündüklerini sanmıyorum, ebeveynlerinde varsa, kendilerinde olacağını sanıyorlar. | Open Subtitles | لا أظن أن الناس حقاً يعتقدون أنّ ما أكلوه أدّى للسكري. إنهم يعتقدون،"أوه، أُصيبَ أبَواي به، سأصاب به". |
Elektriği sunuculara yönlendirmenin Dr. Sherman'ın ölümüne yol açtığını biliyor musun? | Open Subtitles | أتعي أنّ إعادة توجيه الطاقة إلى غرف الخوادم أدّى إلى موت الطبيب (شيرمان)؟ |
Kiminle konuştuysa, artık ne duyduysa... -...öldürülmesine neden oldu. | Open Subtitles | مهما كان من تحدّثت إليه، مهما سمعت، فقد أدّى إلى مقتلها. |
Bu hikâyenin bir yerinde yaklaşık 4 milyar yıl önce enerjinin dönüşümü, yeryüzünde hayatın başlamasına neden oldu. | Open Subtitles | و في وقت ما في تلك القصّة، منذ حوالي أربعة بلايين سنة، ذلك التحوّل للطاقة أدّى إلى أصل الحياة على الأرض. |
- Dün birisi gösteri yaptı. | Open Subtitles | - حسنا، أدّى شخص ما أمس. |