Orada, yörüngede bir yerlerde gizlenmiş bir gemi olabileceğini biliyor ve onu elde etmeyi çok istiyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يعلمون أن هناك إحتمالية أن تلك السفينة متخفية في المدار وهم أرادوها بشدة |
Onu hedeflemiyorlardı. Görmesini istiyorlardı. | Open Subtitles | لم يكونوا يستهدفونها، بل أرادوها أن ترى التفجير |
Onlar silahlı bir çarpışma istiyorlardı. | Open Subtitles | أرادوها مواجهة مسلحة |
Paramparça olsun, çiğnenmiş kâğıt gibi olsun istediler, neredeyse çökmüş, zayıf ve sevgisiz, bir izam duası. | TED | أرادوها منكسرة ومهترِئة، عمليًّا محطَّمة وضعيفة ومُهمَلة، بطريقة مبالغة جدًّا. |
Yüz üstü, kıçı yukarıda, elleri kelepçeli, bilekleri bağlı istediler. | TED | أرادوها مطأطأة الرأس، مؤخرتها مرفوعة، مكبلة اليدين ومربوطة الرجلين. |
Onu bu yüzden istiyorlardı. | Open Subtitles | لهذا السبب أرادوها |
Onlardan asla geri isteyemeyeceğini bilsin istediler. | TED | أرادوها رغم معرفتهم أنها لن تبادلهم الشعور ذاته أبدًا. |
Bütün olsun istediler, parçalanmış, yarı kalpli, yarı ruhlu da olsalar, gerçek kimliğine dair hiçbir şey bilmeden. | TED | أرادوها كاملة. رغم كونهم ناقصين، فاتري الأحاسيس، بأنصاف أرواح، بلا أدنى اعتبار أو معرفة بماهيتها. |
Biraz bulanik olmasini istemislerdi, ama çok da bulanik olmasin istediler. | Open Subtitles | أرادوها أن تكون غامضة، لكن ليست غامضةً جداً. |