Bu yazıda sürekli yüksek duvarlı bir şehirden, orada yaşayanların ayrıcalıklı olduklarından, bu şehrin dışında kalan yerlerin çorak topraklar olduğundan bahsediliyor. | Open Subtitles | والأمر كله يدور حول مدينة محصنة يعيش بداخلها نخبة مميزة وكل ما يحيط بها أراضٍ قاحلة والصفحات القليلة الأخيرة |
Öte yandan bu kısa süre içinde, İslam orduları geniş topraklar fethetmişti. | Open Subtitles | لكن في هذا الوقت القصير فتحت الجيوش الإسلاميّة أراضٍ واسعة |
Evet, yağmalamak için ama ayrıca yeni topraklar keşfetmek için. | Open Subtitles | أجل، للنهب، ولكن أيضاً لإستكشاف أراضٍ جديدة |
"Serbest bırakılanlara evlerine gönderilme şansı tanınacak veya bölgede işçi olarak kalma izni verilip emeklerinin karşılığı adil biçimde para veya toprak şeklinde ödenecektir." | Open Subtitles | أو يبقون ولكن كموظفين ويتقاضون نظير عملهم مالاً أو أراضٍ. |
Kutsal toprak, korunan ve güvenli olan. | Open Subtitles | إنها أراضٍ مُقدسة يجب أن تكون محميةً وآمنة |
Bazı yerler göçmenlere çok uygun koşullarda arazi veriyor. | Open Subtitles | تعرض بعض البلدان أراضٍ للمهاجرين بشروط ميسرة جدا |
Aslında arazi işi düşünmüyordum ama bunu kesinlikle ciddi şekilde düşüneceğim. | Open Subtitles | أنا لم أكن أبحث عن أراضٍ, أتفهم؟ لكني بالتأكيد سأفكر في الأمر جدياً |
Evet, yağmalamak için ama ayrıca yeni topraklar keşfetmek için. | Open Subtitles | أجل، للنهب، ولكن أيضاً لإستكشاف أراضٍ جديدة |
Günümüz Suriyesinde Memlük İmparatorluğunu yenmek Osmanlılara, kutsal şehir Kudüs'e varan topraklar kazandırdı. | Open Subtitles | هزيمة الإمبراطورية المملوكية، "سوريا" حاليًا أعطى العثمانيين أراضٍ تمتدّ حتى مدينة "القدس" المقدّسة |
Bana büyük topraklar ve tüm bu diyarları koruma sorumluluğu verildi. | Open Subtitles | تم منحي أراضٍ واسعة، ومسئولية الدفاع عن المملكة بأكملها. |
Yarım düzine kuruluşa varolmayan topraklar satmış. | Open Subtitles | حيث قام بيع أراضٍ وهمية{\pos(192,230)} لنصف دزينة من الشركات |
Batıda başka topraklar da mı var? | Open Subtitles | هناك أراضٍ آخرىّ في الغرب؟ |
Batıda başka topraklar da mı var? | Open Subtitles | هناك أراضٍ آخرىّ في الغرب؟ |
Sadece işinin ehli bir toprak sahibi ya da çiftçi değil aynı zamanda örnek olacak bir ahlak değeri olarak. | Open Subtitles | ليس كمالك أراضٍ طيب أو مزارع بل كرجل ذو أخلاق وقدوة |
toprak gerçekten çok kurak | Open Subtitles | كلا, أنا مسّاح أراضٍ. التربة كلسية. |
İtalya'da toprak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أراضٍ بإيطاليا |
Ağabeyinin ona daha fazla toprak sağlayacak bir eşe ihtiyacı var tabii babasından daha fazla politik güce sahip olmak istiyorsa! | Open Subtitles | أخاك يحتاج زوجة تضيف إليه أراضٍ أكثر ... إذا بذل جهوداً سياسيةً أكثر من والدك! |
Bu da daha fazla arazi almanıza ve dolayısıyla daha da hızlı yayılmanıza olanak sağlar. | Open Subtitles | والذي سيغذي بدوره إستحواذك على أراضٍ أكثر وهو ما سيغذي توسعًا أكبر وهلم جرا |
Standard Petrol'ün oradan arazi alması için başka bir sebep olabilir mi? | Open Subtitles | فلم اشترت (ستاندرد أويل) أراضٍ هناك؟ |
Alexey Fyodorovitch Kramazov, zamanında ünlü olan hâlâ da hatırlanan arazi sahibi Fyodor Pavlovitch Karamazov'un üçüncü oğluydu... | Open Subtitles | (أليكسي فيودروفيتش كاراموتزف) ، (كان الإبن الثالث لـ (فيودور بافلوفيتش كاراموتزوف ، ملّاك أراضٍ عرف عنهم منذ القدم ولايزال ذكرهم إلى يومنا هذا |