İrlanda'nın batısında, dört erkek kardeşin arasında büyüdüm. İkisi benden büyük, ikisi küçüktü. | TED | لقد نشأتُ في غرب آيرلندا، متوسطةً أربعةَ أشقاء، اثنين يكبرانني وآخَرَين يصغرانني. |
Kutner'e dört hafta olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | لقد أخبَرَت كاتنر بأنها كانت أربعةَ أسابيع |
Daha önce dört kere yaptım. Biri kadavrada, üçü Stan'de. | Open Subtitles | لقد قمتُ بها أربعةَ مرّات، واحدةٌ على جثّة وثلاثةٌ على أحياء |
dört aydır ortada yoktu. Arkadaşlığınız değişmiş mi diye endişeleniyorsun. | Open Subtitles | لقد ابتعد أربعةَ أشهر وأنتَ خائف من تغيّر صداقتكما |
dört tane şeyi hatırlamak için yazman mı gerekiyor? | Open Subtitles | هل تحتاج الكتابة كي تتذكّر أربعةَ أشياء؟ |
Bir de ağıma dört senatör daha düşürmek için plan yapıyorum. | Open Subtitles | ـ أخطط لأوقع في شراكي أربعةَ من أعضاء مجلس الشيوخ. |
Son bir yılda dört faklı doktora gitmiş. | Open Subtitles | لقد راجعت أربعةَ أطبّاء آخرين هذا العام |
dört hergeleyi yakalamış. | Open Subtitles | إعتقل أربعةَ مشبوهين. |
dört ay önce önce Chan Hong incelemeye alınmış. | Open Subtitles | قبل أربعةَ أشهر، (خان) أصبح تحت التحقيق. |
Pekala, dört tane kitap okuduk. | Open Subtitles | حسناً، قرأنا أربعةَ كتب. |
- Yüz on dört. | Open Subtitles | – مئة و و أربعةَ عشر؟ – |
Senden önce dört adamla yattım. | Open Subtitles | ضاجعتُ أربعةَ قبلك |
Üç tane kaburga kemiği kırılmıştı ve Joe'yu ancak dört kişi zapt edebildi. | Open Subtitles | لقد إنتهى أمره بكسرِ ثلاثةِ ضلوع وتطلّب أربعةَ رجالٍ لفكِ (جو)عنه. |