Gökyüzü dört gündür kızıl, elimizde de hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أربعةُ أيّامٍ مُذ أصبحتِ السماءُ حمراءَ، و لا معلوماتٍ لدينا. |
Yapmaya çalıştıklarım yüzünden dört insan öldü. | Open Subtitles | وكلُ ما تمكنتُ من إنجازهُ هو تعريضُ أربعةُ أناسٍ للقتل |
Yapmaya çalıştıklarım yüzünden dört insan öldü. | Open Subtitles | وكلُ ما تمكنتُ من إنجازهُ هو تعريضُ أربعةُ أناسٍ للقتل |
Eğer sen erkek olsaydın, diğer dört dangalak yanunda oturuyor olurdu. | Open Subtitles | لو كنتَ رجلاً سيكون هناك أربعةُ حمقى آخرين جالسين إلى جانبك هنا |
Size beşinci sıradan dört bilet vereceğim hem de 140$ gibi düşük bir fiyattan. | Open Subtitles | سوفَ أمنحُكَ أربعةُ تذاكر بالصفِ الخامس... بأقلِّ سعرٍ وهو مئةٌ وأربعونَ دولارًا. |
Ölümünden 72 saat önce, Goodsell'i dört kez gördük. | Open Subtitles | وقد شُوهِدَ "قودسيل" أربعةُ مراتٍ قبيلَ وفاته بـ"٧٢" ساعة |
dört muhafız yaralandı. Aralarından onbaşı Roşe Musai ağır yaralı. | Open Subtitles | جُرِحَ أربعةُ جنود |
Biz neyiz, biz sadece dört kişiyiz. | Open Subtitles | و من نحن؟ أربعةُ أشخاص؟ |
Dışarıda dört tane silahlı adam vardı. | Open Subtitles | كان هُناكَ أربعةُ رجال مسلحين |
- dört çocuğum var benim! | Open Subtitles | لديّ أربعةُ أطفال. |
Bir de dört yaşında bir oğlun. | Open Subtitles | وطفل عمرهُ أربعةُ اعوام |
dört tane çocuğum var. | Open Subtitles | لديّ أربعةُ أبناء. |
dört tane çocuğum var. | Open Subtitles | لديّ أربعةُ أبناء. |
Bizim dört çocuğumuz var! | Open Subtitles | {\pos(190,200)}! لدينا أربعةُ أبناء |
dört. | Open Subtitles | ? -? بل أربعةُ دقائق ? |