Dört kurşunun ikisini çıkardık ama omurganın çok yakında bir tane daha var. | Open Subtitles | أزلنا إثنتين من الرّصاصات الأربع لكن هناك واحدة قريبة جداً من العمود الفقري |
Camden'ı Amerika'nın en tehlikeli şehri olmaktan çıkardık. | TED | لقد أزلنا كامدن من أعلى القائمة كأخطر مدينة في أمريكا. |
Okulun giriş kapısındaki zincirleri çıkardık. | TED | أزلنا كل الأقفال من الأبواب الأمامية للمدرسة |
Biz de onların bir kopyası mevcuttu ve bunlar araştırma için yeterliydi. Tanımlanma bilgilerini kaldırdık. | TED | لدينا نسخة منها ولا بأس بذلك للقيام بالبحوث، أزلنا المعلومات الشخصية. |
Kötü haberse, dalağını boşuna çıkarttık. | Open Subtitles | والخبر السيّء أنّنا أزلنا طحاله دون داعي |
Sana garanti veririm ki her küçük parçayı tamamen temizledik. | Open Subtitles | لقد أزلنا كُلّ شيء دون إستثناء قطعة منه أنا أطمأنك |
Şehirleri inşa etmenin ne kadara mal olacağını ve bunu nasıl derecelendireceğimizi ve bu gerçekliği bir rüyaya dönüştürebilmek için bir referans noktası aldık. | TED | لقد أزلنا فاصلة عشرية من ما تكلفه صناعة هذه المدن وهذا ما سيمكننا من التوسع وجعل هذا الحلم حقيقة |
Tamamdır. Kancayı çıkardık, hiçbir sorun yok. | Open Subtitles | و ها أنتم, لقد أزلنا الخطاف ولا يوجد أي ضرر |
Belki değilsindir. Adamın karaciğerinden bir vida çıkardık. İşin ilginci adam iyileşmedi. | Open Subtitles | لقد أزلنا آفة للتوّ من رئة الرجل والغريب أنّه لم يتحسّن |
Arterdeki büyük kan pıhtısını çıkardık. Böbrek hemen pembeleşmeye başladı. | Open Subtitles | لقد أزلنا كميّة كبيرة من الدماء المتجلّطة من الشريان و عادت الكلية وردية مرّة أخرى |
Yüzünün sağ tarafındaki tüm kemikleri-- gözünü,burnunu, kafatası kemiklerini, yüz derisini çıkardık ve sırtından alınan dokuyla onardık. | TED | أزلنا كل العظام من الجانب الأيمن للوجه -- عينيه ، انفه، عظام الجمجمة ، جلد الوجه -- و أعدنا بناءة من نسيج من مؤخرته. |
Tüm bunları temel alarak, yapabildiğimiz her yerde maliyetleri düşük tutmak ve bunu bugün Kenya'da 5 yaşında bir SUV'un yarı fiyatına satabilmek için park sensörü ve otomatik camlar gibi bileşenleri sadeleştirdik veya çıkardık. | TED | ولتعزيز جميع هذه الأمور، بسَّطنا أو أزلنا عناصر كمجسات الركن والنوافذ الأوتوماتيكية متى استطعنا، للخفض من التكلفة وبيع هذا بنصف ثمن شاحنة رباعية الدفع في كينيا حاليا. |
Soluk borusu ameliyatı yapıp, sondayı çıkardık. Artık nefes alabiliyor. | Open Subtitles | أزلنا الأنبوب و هو يتنفس ثانية |
Güvenliğin için ayakkabını ve mücevherlerini çıkardık. | Open Subtitles | أزلنا حذائك ومعظم مجوهراتك لأجل حمايتك. |
Biz de dikkatle taşları kaldırdık, onları çantamıza doldurduk ve aşağı indik. | TED | لذلك أزلنا الصخور بعناية، وحملناها في الحقيبة وتزلقنا على الحبل نزولاً. |
Bizler Birleşik Devletler halkını temsil ediyoruz ve onlar adına, dosyalardaki gizliliği kaldırdık. | Open Subtitles | إننا نمثل شعب الولايات المتحدة وقد أزلنا السرية عن تلك الملفات للتصرف |
Senden geriye ne varsa kaldırdık | Open Subtitles | لقد أزلنا كل آثار لك. كان يجلس القرفصاء في مستراح تاجر ل. |
Bütün tümörü çıkarttık, iyileşeceksin. | Open Subtitles | أزلنا الورم من رأسك وستكون بخير |
Bu sistemi çıkarttık. | Open Subtitles | -لقد أزلنا ذلك النظام |
Çöpleri temizledik. Kanun koyduk. Adalet getirdik. | Open Subtitles | ،وقد أزلنا القمامة وجلبنا القانون وجلبنا العدالة |
- Evet, Sahip. Villayı temizledik. | Open Subtitles | ،نعم يا دومينوس لقد أزلنا أي أثر لها من القصر |
Şişkinliği aldık, ama sanırım içerde bir kaç parça bez unuttuk. | Open Subtitles | لقد أزلنا الخُراج لكن أعتقد أننا تركنا مقصاً بالداخل |
Biliyor musun, kaç kez tümörü çıkartsak bile eşlerinin, oğullarının ya da kızlarının kör ya da daha kötüsü olabileceğini söylemek zorunda kaldığımı sayamadım bile. | Open Subtitles | أتعرف كم مرة اضطررت لإبلاغ أسرة بأننا أزلنا الورم ومع ذلك سيصاب ابنها أو زوجها أو ابنتها بالعمى أو أسوأ منه |