Temelde, günlük hayatta benim için en önemli olan nokta o. | TED | وبشكل أساسي، هذا هو الجزء الذي يهمني حقاً على أساس يومي. |
LD: günlük bazda Bhumika'nın güvenini takdir ediyorum. | TED | ليزا: يمكنني أن أقدر ثقة بوميكا على أساس يومي. |
Beş milyon metreküp su arıyorum, çünkü New York'un günlük tüketimi bu. | Open Subtitles | أنا أبحث عن 1.3 مليار جالون من الماء. لأن هذه هي الطريقة التي يستخدم الكثير نيويورك مدينة على أساس يومي. |
Çünkü politikalar ve altyapı işe yaramaz hâle geldiğinde, bu her gün olan bir şey hâline geliyor. | TED | لأنه عندما تفشل السياسات والبنى التحتية فإن هذا ما يحدث على أساس يومي. |
her gün ölümleri belli aralıklarla gören birisinin sıklıkla karşılaştığı bir durumdur. | Open Subtitles | هذا النوع من الفكر كان صعب للغاية لشخص يتعامل مع الموت على أساس يومي |
Bu tahminler her gün tüyo kâğıdı şeklinde simsarlarımıza ulaştırılır. | Open Subtitles | يتم تسليم هذه التوقعات إلى المداولين على أساس يومي في شكل ورقة معلومات سرية |
Çünkü, belki de, günlük iş gibi insanları kurtaran birisini tehlikeye atıyor olabilirsin. | Open Subtitles | لأنك قد تضع حياة أحدهم في خطر ذلك الذي يقوم بإنقاذ الناس، عملياً، على أساس يومي |
günlük olarak hafıza kaybı ve yönelim bozukluğu nöbetleri geçiriyor. | Open Subtitles | يتعرض لنوبات فقدان الذاكرة وتوهان على أساس يومي |
Bence ona günlük dozlarda boğa yatıştırıcısı uygulamalıyız. | Open Subtitles | أعتقد بأنه يجب النظر بحقنه مع مهدئ الثيران على أساس يومي |
İmparatorsanız milyonlarca insanın günlük yaşamında güvendiği ve inandığı birisiniz demektir. | Open Subtitles | لو كنت إمبراطورا , فأنت ستكون الشخص الذي يعتمد عليه ملايين الناس على أساس يومي |
Bunların hükumet programı olduğunu günlük bazda düşünmezsiniz. | Open Subtitles | إنك لا تفكر بها على أساس يومي بأن هذه تكون برامج حكومية. |
Onlara hayran kaldım; çünkü onlar için öldürmek günlük bir yaşam mücadelesi. | Open Subtitles | فقد فتنت لي دائما لأنه, بالنسبة لهم, مما أسفر عن مقتل على أساس يومي هو الوسيلة الوحيدة لل بقاء على قيد الحياة . |
Vardı, ve günlük gazetemde ona G.I. Joe 'mu dövdürtmüştüm. | Open Subtitles | وجعلته يعمل لدى شركة " جي آي جو " على أساس يومي |
günlük düşünüyorum, kongre üyesi. | Open Subtitles | على أساس يومي يا سيادة عضو الكونجرس |
Savunma Bakanlığı onun erişimi olan bilgilerle ilgilenmiyor günlük olarak kullandığı şifreleme algoritmalarıyla ilgileniyor. | Open Subtitles | انه ليس وصوله لوزارة الدفاع ما نقلق عليه ، انها رموز التشفير انه استخدمها على أساس يومي . |
Ne yazık ki, her gün ölüm tehditleri alıyordu. | Open Subtitles | حسناً، لسوء الحظ، لقد تلقى تهديدات بالقتل على أساس يومي. |
Bana bahşettiklerine inandıkları hediyeler için her gün müteşekkir olmamı bekliyorlar. | Open Subtitles | يتوقعون مني أن أقوم بشكرهم على أساس يومي على الهبات التي يظنوا أنهم يعطوني إياها |
Bunlar, her gün bizler için hayatlarını tehlikeye atan insanlar. | Open Subtitles | هذه هي مجموعة من الرجال والنساء الذين يخاطرون بحياتهم بالنسبة لنا على أساس يومي. |
Esnek calışma saatleri, kıyafet serbest Cuma günleri ya da annelik izni hakkında yapılan tartışmalar, sadece konunun özünü gizlemeye yarıyor. İşin özü aslında, bazı iş ve kariyer seçimlerinin küçük çocuklu ailesi olanlar için her gün çalışmakla gerçekten anlamlı sonuçlar elde etmeye hiç de uygun olmadığıdır. | TED | جميع المناقشات حول مرونه الوقت أو العطلة يوم الجمعه أو إجازة الأمومة كلها تمثّل قناع لجوهر المسأله وهي أن خيارات وظيفية ومهنية معينة تتعارض جذريا مع كونها ذات معني على أساس يومي مع عائلة شابة. |
Bundan o kadar çok enerji elde edebiliyorsunuz ki, çünkü yılda hektar başına üç kat daha fazla enerji üretiyorlar, çünkü onlardan her gün sıvı elde edebiliyorsunuz. | TED | ويمكنكم إيجاد الكثير من الطاقة من هذا لأنها تنتج ثلاثة أضعاف الطاقة لكل هكتار سنويا، لأنه يمكنك الاستفادة منها على أساس يومي. |