Biz TEDcilerin bu krizle ilgili ne yapacağını görmek için sabırsızlanıyorum. | TED | لا أستطيع الصبر لأرى ما سنفعله بخصوص هذه الأزمة. |
Yani, kuzenden kuzene teşekkür ediyorum. Sizi orada görmek için sabırsızlanıyorum. | TED | إذا من قريب لآخر أشكركم ، لا أستطيع الصبر لأراكم |
Yeniden yola çıkmak için sabırsızlanıyorum... | Open Subtitles | لا أستطيع الصبر كي أعود على الطريق ثانية |
Eve gitmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الصبر على الوصول الى المنزل هذا جميل جداً. |
Açmak için sabırsızlanıyorum. Hepsi çok güzel. | Open Subtitles | لا أستطيع الصبر على فتح هذه إنها كلها جميله |
Yanına gelmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الصبر .. حتى موعد العودة إليك |
Yanına gelmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الصبر .. حتى موعد العودة إليك |
Olacakları görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | .لا أستطيع الصبر لرؤية ما سيحدث |
sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا كذلك، لا أستطيع الصبر |
Onu görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الصبر حتى أقابله |
Melanie ve Wendy 2 dakikaya buradalar. Tracy ile tanışmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | إنهما على بعد دقيقتين لا أستطيع الصبر حتى أقابل (ترايسي) |
Chuchito ve Yusando'yu sorduğumuzda Sebastian Cerisola'nın suratının halini görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الصبر حتى أرى نظرة وجه (سيباستيان سيرزولا) حين نسأله عن (شوشيتو) و(يوساندا) |
- Harika, sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | - عظيم ، لا أستطيع الصبر |