En kötü tarafı, ona yardımcı olacak bir şey yapamamak. | Open Subtitles | أسوأ جزء هو عدم التمكن من فعل أى شئ لمساعدتها |
En kötü tarafı saatlerce trafikte beklemek. | Open Subtitles | أسوأ جزء هو الجلوس في حركة المرور لساعات |
En kötü tarafı da, 5 taksidi daha vardı ve sonra kahrolası şey benim olacaktı! | Open Subtitles | أسوأ جزء هو خمسة فقط مزيد من المدفوعات... ... وكان الشيء لعنة الألغام! |
En kötüsü de duramayacagimi sandim. | Open Subtitles | أسوأ جزء هو أنني إعتقدت أنني لن أتمكّن من التوقّف |
En kötüsü de şu an çişimi yapıyor olmam. | Open Subtitles | أسوأ جزء هو أنا التبول فقط في الوقت الحالي. |
Soygunlar partilere benzer, en kötü kısmı temizliğidir. | Open Subtitles | السرقة مثل الحفلات .. و أسوأ جزء هو التنظيف |
en kötü kısmı da bu gece gerçekten hoşlandığım bir kız buldum. | Open Subtitles | أسوأ جزء هو أنني إلتقيت الليلة بفتاة أعجبتني حقاً |
Valla En kötü tarafı kıyafetlerdi. | Open Subtitles | أسوأ جزء هو الثوب |
En kötü tarafı da bunu yapmadan önce beni düzmek isteyecektin. | Open Subtitles | [grunts] أسوأ جزء هو |
En kötüsü de yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ... أسوأ جزء هو أنه لا يوجد ما يمكنني فعله |
en kötü kısmı birlikte olduğumuz onca zaman boyunca bana söyleme cesaretin olmadı. | Open Subtitles | أسوأ جزء هو أنّك لم تستجمع شجاعتك لتصارحني بخُضام كلّ وقت ارتباطنا. |
Örneğin sosyal girişimim kapandığında en kötü kısmı, yerel halka dönüp o kadınlara işimin battığını ve benim hatam olduğunu söylememdi. | TED | على سبيل المثال ،عندما فشل مشروعي الاجتماعي، أسوأ جزء هو أني اضطررت إلى العودة لمجتمع السكان الأصليين وأخبر النساء أن عملي قد فشل وكان خطأي. |
Yani, en kötü kısmı Jeannie'ye yalan söylemekti, onu yaptım. | Open Subtitles | أقصد، أسوأ جزء هو الكذب على (جيني)، وقد انتهى الأمر |