Hiç bir beyaz, siyah olmanın nasıl bir şey olduğunu anlayamaz. | Open Subtitles | ليسَ هُناكَ رجلٌ أبيَض يُمكنهُ حقاً أن يَفهَم ما هوَ كونكَ أسوَد |
Emerald City'i yönetecek siyah bir adam. | Open Subtitles | أن يكونَ هُناكَ رجلٌ أسوَد يُديرُ مدينةَ الزُمُرُد |
Sence de Emerald City'yi siyah bir adam yönetse hayat daha iyi olmaz mıydı? | Open Subtitles | أتُوافِق أنَّ الحياة ستكون أفضَل لو أنَّ رجُلاً أسوَد أدارَ مدينَة الزُمُرُد؟ |
siyah bir adamın müebbet cezası bozulmuştu, mahkemedeki jüri üyelerinden birisinin aktif bir | Open Subtitles | تَمَ نَقضُ حُكم بالسَجن مَدى الحياة لرجُلٍ أسوَد عِندما اكتُشِفَ أنَ القاضي في المُحاكمَة |
siyah birisi olarak bunun hiçbir anlamı olmadığını bilmen gerekir. | Open Subtitles | حسناً، كرجلٍ أسوَد يجبُ أن تعرِف أن ذلكَ لا يعني شيئاً |
Beyaz, 1.80 civarında, siyah saçlı bir adam. | Open Subtitles | ، رجلٌ أبيضّ . طولُه ستّة أقدام، و ذيّ شعرٍ أسوَد |
Bana, siyah giysili adamın Azul olduğunu söyledi. | Open Subtitles | -- - لا لقد اخبرني بان الرجل الذي لابس أسوَد هو ازول |
Artık Glynn'e gidip, Murphy'nin de Emerald City'i McManus'tan daha iyi yönetemediğini söyleriz, ve Glynn işi siyah birine vermek zorunda kalır. | Open Subtitles | الآن يُمكننا الذَهاب إلى غلين و إخبارِه أنَّ ميرفي لا يُمكنهُ السيطَرَة على مدينَة الزُمُرُد أفضَل مِن ماكمانوس و أنَّ على غلين أن يُوَظِّف رجُلاً أسوَد لذلك |
Dünyayı sadece siyah ve beyaz görüyorsun. | Open Subtitles | أنتَ تَرى العالَم فقط كأبيَض و أسوَد |
Ama kız arkadaşı Kay ile etkileşime başladığı anda maskesi düşer ve ardındaki siyah köpeği görürüz: depresyon. | TED | ولكن في اللحظة التي يبدأ فيها بالتعامل مع حبيبته "كاي"، يسقُط ذلك القناع، ونرى كلبًا أسوَد يظهر تحته وهو: مرض الاكتئاب. |
Buradaki herkes beni % 100 siyah olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | الجميع هُنا يظُن أنَ عرقي أسوَد 100 % |