| Peki, bunu açıklayayım. | TED | لذا دعوني أشرح الأمر. |
| Şimdi rahatlayın ve izin verin açıklayayım. | Open Subtitles | إهدأ ودعني أشرح الأمر |
| Ben açıklayayım. | Open Subtitles | دعني أشرح الأمر. |
| Açıklamama izin verin. Çok kısa sürecek. | Open Subtitles | أرجوكِ ، دعيني أشرح الأمر لن آخذ من وقتكِ إلا القليل |
| Ama sana her şeyi Açıklamama izin verir misin? Lütfen. Elbette. | Open Subtitles | -ولكن أيُمكننيّ أن أشرح الأمر لكِ ، من فضلُكِ ؟ |
| Bunu nasıl açıklarım bilmiyorum doktor. | Open Subtitles | لا أعرف كيف أشرح الأمر لكَ أيها الطبيب |
| Çünkü senin bir çeşit tehdit unsuru olduğunu düşünüyorlar. Ben--Ben şu an açıklayamam, sadece güven bana. | Open Subtitles | إنهم يعتقدون أنك تشكلين تهديداً لا أستطيع أن أشرح الأمر |
| Pekâlâ, bırakın da açıklayayım. | Open Subtitles | حسناً , دعوني أشرح الأمر |
| Lewis, bırak da açıklayayım. | Open Subtitles | لويس ، دعنى أشرح الأمر |
| Bir kez daha açıklayayım mı? | Open Subtitles | هل عليّ أن أشرح الأمر ثانية؟ |
| Hasan amca dur açıklayayım. Babama fax çekiyordum. | Open Subtitles | عم (حسن)، يمكنني أن أشرح الأمر اضطررت الى إرسال فاكس إلى والدي |
| - açıklayayım! | Open Subtitles | -دعني أشرح الأمر |
| Lissa, bırak açıklayayım, lütfen. | Open Subtitles | ( ليسا) دعيني أشرح الأمر ، من فضلك! |
| - Açıklamama izin ver. | Open Subtitles | دعيني أشرح الأمر. |
| Açıklamama izin ver. | Open Subtitles | -دعني أشرح الأمر |
| Nasıl açıklarım bilmiyorum... | Open Subtitles | ليس لديهم أي لا أعرف كيف أشرح الأمر |
| Buraya geldiğinizde açıklarım. Hemen geliyorum. | Open Subtitles | -سوف أشرح الأمر حين تأتي هنا |
| Ben,...ben şimdi açıklayamam, sadece güven bana. Nereye gittiğini görürsem güvende olamazsın. | Open Subtitles | إنهم يعتقدون أنك تشكلين تهديداً لا أستطيع أن أشرح الأمر |
| Şu an açıklayamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أشرح الأمر في الوقت الحالي. |