Çok kötü şeyler yapıp kendime bunun iyi olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد فعلت أشياء فظيعة وأخبرت نفسي أنْ لا بأس بها |
Bazen insanlar kötü şeyler yaparlar. | Open Subtitles | أحيانا هناك أناس في هذا العالم يفعلون أشياء سيئة، أشياء فظيعة |
Kaçırıldığınızda size de çok kötü şeyler yaptılar. | Open Subtitles | هم عملوا أشياء فظيعة إليك أيضا عندما أنت إختطفت. |
O korkunç şeyleri söyleyen insanlar aslında onları bana söylüyordu. | Open Subtitles | كُلّ أولئك الناسِ المجانينِ يَقُولونَ أشياء فظيعة يُوجّهُهم لي، لَيسَ لك |
Dün akşam bana berbat çok Berbat şeyler söyledin. | Open Subtitles | أنتِ قلتِ أشياء فظيعة .. فظيعة لي ليلة أمس |
Ben ve işyerim hakkında korkunç şeyler yazıldı. | Open Subtitles | أشياء فظيعة نُشرت عنّي وعن عملي |
İnsanlar izlenmediklerini düşündükleri anda, çok kötü şeyler yapabiliyorlar. | Open Subtitles | يفعل الناس أشياء فظيعة عندما يظنون أنه لا يراهم أحد |
Benden çok kötü şeyler yapmamı istedi. | Open Subtitles | جاء إليّ في أحلامي و طلب مني فعل أشياء ، أشياء فظيعة |
İnsanlar korktukları zaman kötü şeyler yapar, bilirsin. | Open Subtitles | الناس تفعل أشياء فظيعة حينما يمتلكهم الخوف. |
Bana, ben adadan ayrıldıktan sonra çok kötü şeyler olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرني أنني بعد مغادرتي الجزيرة حدثت أشياء فظيعة |
Savaş sırasında bazı şeyler yaptım, çok kötü şeyler. | Open Subtitles | . لقد فعلت أشياءاً أثناء الحرب . أشياء فظيعة |
Çok kötüydü, bana zorla bir şeyler yaptırdı çok kötü şeyler. | Open Subtitles | لقد كان مروعاً لقد جعلني أفعل أشياء .. أشياء فظيعة |
Hayatımda bir şeyler yaptım kötü şeyler. | Open Subtitles | وأنا أعرف بأنني فعلت أشياء كثيرة في حياتي أشياء فظيعة |
Bizi bulup gözlerinin önünde bana ve çocuklara çok kötü şeyler yaparlarmış. | Open Subtitles | فسوف يجدونا ، وسيفعلون أشياء فظيعة لي وأشياء فظيعة للأطفال أمامك |
Ve dersleri asmak, hırsızlık yapmak ve muhtemelen uyuşturucu kullanmak gibi kötü şeyler yapacağım. | Open Subtitles | وأفعل أشياء فظيعة مثل مقاطعة الصف، وسرقة، ، وربما تعاطي المخدرات |
Kurdum çok kötü şeyler yaptı çünkü bana da çok kötü şeyler yapıIdı. | Open Subtitles | أنا اقرب مما تريد الاعتراف به. ذئبي فعل أشياء فظيعة لأنه حدثت لي أشياء فظيعة. |
Ben de Graceland'te bazı kötü şeyler yaptım, ama bu... | Open Subtitles | لقد ارتكبت أشياء فظيعة هنا فى جريسلاند ولكن هذا الأمر... |
Köyde bazıları, ki en kötü tipler, onlar hakkında kötü şeyler söylüyor. | Open Subtitles | أغلب ما موجود في القرية، أسوء الانواع وإنتِ تتكلمين عن أشياء فظيعة عنهم |
Size miras kalan ve taşımak zorunda olduğunuz korkunç şeyleri. | Open Subtitles | عن حملك لكل الأشياء الفظيعة التي أجبرت أن فعلها أشياء فظيعة لن تنساها |
Yıllar önce, yazarların başarılı olmak için mutsuz çocukluk dönemleri geçirmiş olmaları beklendiğini öğrendiğimde, anne babamın bana yaptığı korkunç şeyleri nasıl uydurabileceğimi düşünmeye başladım. | TED | عندما تعلمت، بعد عدة سنوات خلت، أن الكُتّاب يتوقع أنهم عاشوا طفولة غير سعيدة من أجل أن يكونوا ناجحين، بدأت أفكر حول كيف يمكنني إبتكار أشياء فظيعة فعلها والديّ تجاهي. |
Berbat şeyler oluyor. | Open Subtitles | في تأملات تلميذة مدرسة تبلغ من العمر 13 سنة أشياء فظيعة تحدث في الخارج |
Dünyadaki ülkeler Apartheid hükümeti hakkında korkunç şeyler söylüyordu ancak bizim bundan haberimiz yoktu çünkü haberler, devletin kontrolündeydi. | Open Subtitles | #ButallIheard was the establishment's blues سيقيرمان : الدول في أنحاء العالم كانوا يقولون أشياء فظيعة |
Öyle iğrenç şeyler söylüyor ki. Yalnızca bana anlatılanı. | Open Subtitles | يقول أشياء فظيعة - فقط ما قيل لي - |