Dengesiz ithal programınızla birlikte daha da zorlaşan bri görev. | Open Subtitles | مهمة أصبحت أكثر صعوبة بسبب جدول الواردات الغير منتظم خاصتكِ. |
Bir sonraki ay yaptığım ölçümlerde ise bakteriyel konuşmaların daha da saldırgan bir hale büründüğünü gördüm. | TED | قمت بالقياس مجددًا في الشهر التالي، وأمكنني التأكد من أن المحادثات البكتيرية أصبحت أكثر وضوحًا. |
Ümitsiz olmak yerine, daha da aptallaştım. | Open Subtitles | بدلًا من أن أصبح يائسًا، أصبحت أكثر غباءً. |
Her defasında, biraz daha kavgacı, bir daha çirkef oluyordu. | Open Subtitles | و كل مرة ، تصبح أكثر لئيمة أصبحت أكثر وقاحة |
biraz daha yoğunlaşırsa, tüm gezegen silinir. | Open Subtitles | , إذا أصبحت أكثر حده الكوكب بالكامل سوف يدمر |
Önce küçük şeyler, ama gitgide büyüdü. | Open Subtitles | بأعمال صغيرة في البداية ولكنها أصبحت أكثر جرأة |
Şimdi görüyorsunuz, parmağıma gelen güç bakımından çok daha sert. | TED | والآن وكما ترون، أصبحت أكثر صلابةً إنه يدفع إصبعي إلى الأعلى. |
Hükümetin El Coronado havaalanındaki askeri tesislerine yapılan bugünkü saldırının da gösterdiği gibi General Rafael'in liderliğindeki ayrılıkçı silahlı grup her geçen gün daha da güçleniyor. | Open Subtitles | المجموعة المنشقة عن الجيش بقيادة الجنرال رافاييل أصبحت أكثر قوة كما شوهدت فى هجوم اليوم |
- Şey, süper duyum ve emin değilim ama sanırım daha da akıllanıyorum. | Open Subtitles | حسنا ، السمع الخارق هى إحداها ، ولست واثقا لكنني اعتقد أننى أصبحت أكثر ذكاء |
Ne kadar kurtulmaya çalışırsanız hareketlerinizle sülük dallara daha da dolanıyorsunuz. | Open Subtitles | وكلما حاولت الابتعاد عنها أصبحت أكثر دقة وأكثر تورطاً في أفعالك الخاصة. |
Görevler devam ettikçe, daha da şiddetlenmekte ve Herkül'ü çok daha uzak, daha mistik yerlere sürüklemektedir. | Open Subtitles | كلما زادت التحديات كلما أصبحت أكثر تطرفاً ويجعلونه يضهب أبعد وأبعد إلى أماكن أكثر غموضاً |
Almanlar hakkında konuştukça daha da sinirleniyordum. | Open Subtitles | كلما تكلمت أكثر عن الألمان كلما أصبحت أكثر غضبا |
Hırsız için ise, hayat birdenbire daha da zorlaştı. | Open Subtitles | أمَّ اللّصة، فالحياة أصبحت أكثر قساوةً بين عشيةً وضُحاها. |
Kız korkmuş görünmedi onun yerine daha da rahatladı fark ettin mi? | Open Subtitles | هل لاحظتي أن الفتاة لم تكن خائفة، و أنها أصبحت أكثر هدوءاً بدلا من ذلك |
Vurulduktan sonra biraz daha iyi görünüyorsun. | Open Subtitles | لكنكِ أصبحت أكثر لطفاً عندما أٌطلق عليكِ النار |
Sanırım şimdi biraz daha fuzuli olan "fuzuliye" partime seni her halükarda bekliyorum. | Open Subtitles | بالمناسبة اريدك ان تعلم انه مرحب بك بأن تكون ضيفاً في ماأفترض انه أصبحت أكثر أهمية تلك الحفلة |
Aman Tanrım. Size davanızın biraz daha karışacağını söylemek isterim. | Open Subtitles | يا للهول، سأقول أنّ قضيّتكِ أصبحت أكثر تعقيداً. |
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama Kontes gitgide daha tehlikeli bir hal aldı. | Open Subtitles | أنا أكره أن أقول ذلك ، ولكن الكونتيسة أصبحت أكثر وأكثر خطورة. |
Bunun gibi çağrılar gitgide sıklaşıyor ve bugün inanıyorum ki memurlar elleri dolu döneceklerdir. | Open Subtitles | دعوات من هذا القبيل أصبحت أكثر تواترا , و مرة أخرى, اليوم , ل نعتقد الحيوان و كان مسؤولو الرقابة لديهم أيديهم الكامل . |
Eylülde günbatımından sonra hava çabucak karardığından, şimdi etraf çok daha karanlıktı. | Open Subtitles | لقد أصبحت أكثر ظلاما الآن " "الليل يأتى سريعا فى شهر سبتمبر |
Şimdi senin sayende çok daha güvendeyim. | Open Subtitles | أصبحت أكثر أماناً الآن , الفضل يرجع إليك عزيزى المزيف |