Hatta bazen diğerleriyle girdikleri ilişkilerde daha merhametli bile oldular. | TED | وفي بعض الحالات أصبحوا أكثر تعاطفًا في تعاملتهم مع الناس، ومع بعضهم البعض. |
Bir çalışma, kişilerin Müslümanlar hakkında olumsuz haberlere maruz kaldığında Müslüman ülkelere yapılan saldırılara ve Amerikalı Müslümanların haklarını kısıtlayan yasalara karşı daha kabullenici olduklarını gösteriyor. | TED | أوضحت دراسة أن بتعرض العينة لقصص الأخبار السلبية عن المسلمين، أصبحوا أكثر تقبلاً للهجمات العسكرية على البلدان المسلمة وأيضًا للسياسات التي تنتقص من حقوق المسلمين الأمريكيين. |
Bana karşı daha dürüst ve daha keyiflilerdi, Bu diğer yanımı bilmek onların da rahatlamasını sağlamış gibiydi. | TED | أصبحوا أكثر انفتاحًا وأكثر مرحًا معي. كما لو أنهم أدركوا الجانب الآخر مني والسماح لهم بأن يكونوا أنفسهم أيضًا. |
Suçlular giderek saldırganlaşırken, Metropolis Polis Departmanı personel yetersizliği ve mali sıkıntı içerisinde. | Open Subtitles | ...المجرمون أصبحوا أكثر جرأة (ومازالت شرطة (ميتروبوليس تفتقر إلى العدد الكافي وإلى التمويل |
Suçlular giderek saldırganlaşırken, Metropolis Polis Departmanı personel yetersizliği ve mali sıkıntı içerisinde. | Open Subtitles | ...المجرمون أصبحوا أكثر جرأة (ومازالت شرطة (ميتروبوليس تفتقر إلى العدد الكافي وإلى التمويل |
Siber aktivizm hakkında genelde bir şeyler duyuyoruz, insanların internet sayesinde nasıl daha aktif hale geldiklerini duyuyoruz. | TED | نحن نسمع دائماً بالناشطين على الإنترنت، كيف أن الناس أصبحوا أكثر نشاطاً بسبب الإنترنت. |
Yokolduklarını düşündüğümüz zaman bile, daha sinsice hareket etmişlerdir. | Open Subtitles | حتى عندما ظننا أنهم تم هزيمتهم أصبحوا أكثر دهاء |
İnsanlar yaban arılarından çok daha büyük ve karmaşıktırlar. | Open Subtitles | البشر أصبحوا أكثر تعقيداً من دبابير الغال |
Çalışanlar işyerinde daha çok eğlenmeye ve daha çok şakalaşmaya başladılar. | Open Subtitles | العاملون أصبحوا أكثر سعادة أثناء عملهم أصبحوا يمزحون كثيراً |
Büyük oranda. Son zamanlarda çok daha fazla acıktıklarını fark ettim. | Open Subtitles | غالباً ، لاحظت بأنّهم أصبحوا أكثر جوعاً مؤخّراً |
Tehlikeli güçlere sahip dengesiz suçlular git gide daha da yaygınlaşmaya başlıyorlar. | Open Subtitles | المجرمون الغير مستقرون بقوى خطيرة أصبحوا أكثر فأكثر |
Bu liseli erkekler, eskiden olduğundan çok daha yakışıklı. | Open Subtitles | فتيان الثانويه هؤلاء أصبحوا أكثر وسامه من قبل |
Genormorphlar artık daha bağımsız ve daha eğitimli. | Open Subtitles | الجينومورفس أصبحوا أكثر أستقلالية , أكثر تعلما |
Nanitler sistemlerinde çok uzun kalırsa daha hassas hale gelirler. | Open Subtitles | كلّما طال وجوده في مجرى الدم أصبحوا أكثر حساسيّة. |
Kadınlar ve özellikle genç kızlar sağlık konusunda daha çok bilinçlenip yağsız süt içiyordu. | Open Subtitles | النساء،والفتيات خصوصا أصبحوا أكثر وعيا بشأن الصحة بدؤوا بشرب الحليب المقشود |
Aman tanrım insanlar artık daha hoşgörülüler biliyor musun? | Open Subtitles | يا إلهي، أتعلم شيئاً الناس أصبحوا أكثر تقبلاً الآن |
2017'ye yaklaştıkça daha çok radikalleşecekler. | Open Subtitles | كلما اقتربنا من 2017 كلما أصبحوا أكثر تطرفا |