Bu artık kimseye bir şey ifade etmiyor mu? | Open Subtitles | هل أصبح هذا لا يعني شيئـًا لأيّ أحد، بعد الآن؟ |
Bu artık sıradan olmaya başladı. | Open Subtitles | لقد أصبح هذا هو المعتاد ، صحيح ؟ |
Okulda bir lider oldu ve bu davranış diğer öğrencileri de etkiledi. | TED | وقد أصبح مرشدا في المدرسة وقد أصبح هذا السلوك معديا للطلاب الآخرين. |
Burası ne zamandır birbirimizin özel hayatına karıştığımız bir ofis oldu? | Open Subtitles | منذ متى أصبح هذا مكتباً حيث نتدخل فيه بحياة بعضنا الشخصية؟ |
Dinle, bu komik olmaya başladı. İstediğin herşeyi yaptım. | Open Subtitles | إسمع لقد أصبح هذا سخيفاً لقد فعلت كل ما طلبته |
Bu adam yeraltı dünyasının efsanesi olmaya başladı. | Open Subtitles | لقد أصبح هذا الرجل بمثابة أسطورة في عالم الإجرام |
Bu tür, sonraki birkaç yüzyıl boyunca Avrupa'daki katedraller için bir model haline geldi. | TED | على مدى القرون القادمة، أصبح هذا نموذجًا للكاثدرائيات في جميع أنحاء أوروبا. |
Bu artık çok sık olmaya başladı. Evet, bir de bana sor. | Open Subtitles | أصبح هذا معتاداً |
Bu artık bayatladı ama. | Open Subtitles | أصبح هذا قديماً |
Bu artık bayatladı ama. | Open Subtitles | أصبح هذا قديماً |
Çünkü Bu artık bizim kaderimiz. | Open Subtitles | لأن أصبح هذا مصيرنا الآن |
Bu artık saçma geliyor. | Open Subtitles | أصبح هذا سخيفاً |
Bu farklılıklar, esinlenilmiş sanatsal kutlamanın kaynağı oldu. | TED | أصبح هذا التنوع مصدر إلهام للاحتفالات الفنية. |
Bu bizim aşırı doz tatbikatımız oldu çünkü o zaman tek yapabileceğimiz buydu. | TED | لقد أصبح هذا تدريبنا على الجرعة الزائدة لأنه في ذلك الوقت، كان كل ما يمكننا القيام به. |
Geçen yıl buna rağmen, karıma meme kanseri teşhisi konulunca, bu savaş daha fazla şahsi bir mesele oldu. | TED | لكن وفي العام الماضي، أصبح هذا الكفاح شخصيًا للغاية عندما تم تشخيص زوجتي بسرطان الثدي. |
Ve dürüst olmak gerekirse Clark ile ilgili aşırı güvensizliğin sıkıcı olmaya başladı. | Open Subtitles | ولأكون صادقة معك، أصبح هذا الشعور المستمر بعدم الأمان تجاه (كلار) غير لائق. |
Bu çocuk Dennis kadar yaramaz olmaya başladı! | Open Subtitles | لقد أصبح هذا الطفل تهديد من درجة دينس |
Bu öylesine sıradan bir kültürel durum haline geldi ki çocuklarımıza bölünmeyi becerebilmeyi öğretiyoruz. | TED | وقد أصبح هذا شيئا معتادا وهو أننا نرسل أطفالنا الى المدرسة من أجل أن يستطيعوا فعل هذا الفتح. |
Sonuç olarak, bu tesis barınaktan çok bir istasyon haline geldi şimdilik. | Open Subtitles | ونتيجة لذلك، أصبح هذا المرفق محطة أكثر طريقة من ملجأ... الى الان. |