Atlanta'daki doktorlar ise bu rapora karşı çıkıyorlar. | Open Subtitles | غالبية الأطباء في أطلانتا رفضوا هذه النظرية |
Ee, seni Atlanta'ya getiren ne? İş mi, eğlence mi? | Open Subtitles | (بيتر)، ماذا أتى بك إلى "أطلانتا" أكان العمل أم المُتعة؟ |
Atlanta'daki son turda bu adamla aralarından su sızmaz oldu. | Open Subtitles | يمر بوقت عصيب هو ورفيقه من أطلانتا) بعد رحلته الأخيرة) |
İnanması zor ama bu akşamki dövüş Atlantic City Arena'sının vedası sayılır. | Open Subtitles | إنه من الصعب التصديق ولكن مباراة الوزن الثقيل الليلة تعتبر أهم الاحداث على الحلبة الكبيرة لمدينة أطلانتا القديمة |
Bakan Kirkland Atlantic City Tıp Merkezinde ve durumu kritik. | Open Subtitles | فى حالة خطيرة فى مركز مدينة أطلانتا الطبى |
Beni yarın Atlanta'ya uçup... komiteye ifade vermek zorunda bıraktı. | Open Subtitles | إنه يرغمنى على الطيران إلى ( أطلانتا ) غداً للمثول أمام اللجنة |
Cady ise Atlanta'da ter döktüğümü sanacak. | Open Subtitles | وسيظن ( كيدى ) أننى أتعرض للإستجواب في أطلانتا |
Atlanta'ya hoşgeldiniz. | Open Subtitles | أهلا بكم في أطلانتا |
Atlanta, Georgia'da. Bir kızla tanıştı ve oraya gitti. | Open Subtitles | (أطلانتا)، (جيورجيا)، انتقل مع فتاة تعرّف عليها. |
Evet, Atlanta. Buradan uzaklaşmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أجل، "أطلانتا" أحاول جاهداً ترك المكان. |
Meğer Dean Myers da Atlanta'daki bir suç örgütünün başıymış. | Open Subtitles | (دين مايرس)، اتضح أنه يدير نقابة خارج أطلانتا. |
Kendisi Atlanta'dan gelmeden önce bana bir sunucuyu çalmamı söyledi. | Open Subtitles | لقد طلب مني أن أسرق الخادم قبل أن يأتي من (أطلانتا). |
Atlanta'dan buralara kadar gelip bana bu işi teklif ederken de mi beni tanımıyordun? | Open Subtitles | آوه، إذن أنت لا تعرفني حينما طرت بي إلى (أطلانتا) وعرضت علي هذه الحفلة ؟ |
Ama Atlanta'daki bu adam, kendi birliğini tamamiyle kaybetti, ...bu nedenle onu Ramstein'e getirdiler. | Open Subtitles | لكن هذا الرجل من (أطلانتا) فقد صوابه تماماً لذا نقلوه إلى (رامستين) |
Ona şu büyük, Atlanta'ya taşınmasını gerektirecek işi teklif ettiler. | Open Subtitles | عرضوا عليه هذا العمل الضخم، الذي يعني انتقاله إلى (أطلانتا). لذا... |
Sana güveniyorum. Ve Atlanta'dan döner dönmez görüşürüz. | Open Subtitles | (و سأراكِ حالما أعود من (أطلانتا |
Atlantic City Arenasında bir boks maçı sırasında vurulmuştu. | Open Subtitles | بعد أن تلقى رصاصة من قاتل أثناء حضور مباراه ملاكمة فى حلبة مدينة أطلانتا |
Atlantic City çok farklı olacak. | Open Subtitles | سيكون الوضع مختلف جداً فى مدينة أطلانتا |
Richard Santoro, Atlantic City'nin kahraman polisi bugün, Belediye Başkanı Frank Sanchini'den özel ödül aldı. | Open Subtitles | اليوم، فى متنزه " برايتون " ريتشارد سانتورو أحد أبطال الشرطة الجدد لمدينة أطلانتا يتسلم وسام شجاعة خاص لموقفه البطولى من العمدة " فرانك سانشينى " 0 |
Arada sırada Atlantic City'ye gittiklerini söyledi. | Open Subtitles | قال بأنهم كانوا يرحلون في بعض الأحيان - (ويذهبون إلى مدينة (أطلانتا |