Eğer bu onun en mutlu günü olacaksa o zaman geçit töreninde yağmur gibi yağmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | إن كان من المفترض لهذا اليوم أن يكون يوم سعدها فأنا لا أطيق صبرًا حتى تسوء الأجواء أثناء موكبها |
Bugün hemen işe başlarım. Gerçekte ne kadar adi, şerefsiz bir firma olduğunuzu ortaya çıkarmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | بالطبع سأبدأ اليوم، لا أطيق صبرًا حتى أكشف حقيقتكم الشريرة |
Bugün hemen işe başlarım. Gerçekte ne kadar adi, şerefsiz bir firma olduğunuzu ortaya çıkarmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | بالطبع سأبدأ اليوم، لا أطيق صبرًا حتى أكشف حقيقتكم الشريرة |
Anne nerdesin? Sana bir şey göstermek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق صبرًا حتى أعرض عليكي شيئًا |
Üniversite için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق صبرًا حتى الجامعة. |
- Of, sarhoş olmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | -ربّاه، لا أطيق صبرًا حتى أثمل |
- Daha da sarhoş olmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | -لا أطيق صبرًا حتى أكون أكثر ثمالة |
Lydia'yı özledim ve eve gelmek için sabırsızlanıyorum ama Scott, şu anda ne yapıyorsan Beacon Hills'den gitmekten vazgeçme sakın. | Open Subtitles | "أخبرتُ (ليديا) أنني أفتقدها ولا أطيق صبرًا حتى أعود للمنزل، ولكن..." "اسمع يا (سكوت)، أيًا كان ما تفعله الآن" "احرص على أن تسعى لمغادرة (بيكون هيلز)." |