Uzun lafın kısası bugün o kadın yarı profesyonel bir basketbol oyuncusu ve iki adet karışık ırklı yavrusuyla dünyayı geziyor. | Open Subtitles | وحتى لا أطيل عليك، فهي اليوم تجوب العالم مع لاعب كرة سلة ومع طفليهما الجميلين الهجينين |
Sizi oy kullanmaktan Uzun süre alıkoymak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أطيل عليكم حتى تقوموا بالادلاء بأصواتكم. |
Sırf ondan kurtulmak için fazladan Uzun duşlar almaya başladım. | Open Subtitles | لذا بدأت أطيل في الاستحمام لأبعد عنها فحسب |
Kontağı kapatma. Uzun sürmez. | Open Subtitles | أبقي السيارة مشتغلة لن أطيل الغياب |
- Seni tutmayayım. Selam vereyim dedim. | Open Subtitles | في الواقع، لن أطيل عليك أتيت لألقي التحية وحسب |
Onunla konuşabilir miyim lütfen? Söz veriyorum onu telefonda çok tutmayacağım. | Open Subtitles | هل أستطيع التحدث إليها لو سمحتي أعدكِ بأنني لن أطيل الحديث معها |
Değerli kurul, fazla uzatmayacağım. | Open Subtitles | أيها لمجلس الموقر, لن أطيل |
Ben, Bay Broygo kadar Uzun tutmayacağım. | Open Subtitles | ولن أطيل عليكم كما فعل السيد برويجو |
Uzun lafın kısası, bir Drama Desk Ödülü kazandım. | Open Subtitles | ولكيلاّ أطيل عليكِ، فزت بجائزة الدراما |
Çok Uzun konuşamam, bir randevudayım. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أطيل الحديث أنا في موعد |
Hayatımın en mutlu anıydı ama Uzun sürmedi. | Open Subtitles | كان أسعد وقت في حياتي ولكن أم أطيل فيه. |
Daha Uzun kalamadığım için üzgünüm. | Open Subtitles | يؤسفني أنّه لا يمكنني أن أطيل البقاء |
Çok Uzun kalamayacağım. Tom'u alacağım yine. Sonunda eve götüreceğim onu. | Open Subtitles | لايمكنني أن أطيل البقاء، فأنا ذاهبة لأخذ (توم) سيعود للمنزل آخيراً |
Uzun sürmez, çünkü açıkçası seninle görüşmeyi düşünmüyorum. | Open Subtitles | لن أطيل,لأن بصراحة أنكِ لا تملكين الوقت |
Orada çok Uzun süre kalmadığım sürece bir şey olmaz. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}،طالما لا أطيل البقاء بالخارج فسأكون بخيرٍ. |
Tamam, bu Uzun sürmeyecek. | Open Subtitles | حسناً لن أطيل كثيراً |
Uzun sürmeyecek. | Open Subtitles | لن أطيل البقاء كثيرا |
Sizi daha fazla tutmayayım. | Open Subtitles | .حسنا لن أطيل عليك |
Sizi çok fazla tutmayacağım zaten bu aralar çok meşgulsünüz. | Open Subtitles | لن أطيل الأمر طالما أنه لديك بعض الأمور لتجميعها |
Bu konuyu daha fazla uzatmayacağım. | Open Subtitles | لن أطيل الأمر أكثر مِن هذا. |
Elektrikli ocağımı çıkardım çünkü kafeterya yemeğinden bıktım, ama yeni vaka sayesinde burada çok kalmayacağım değil mi? | Open Subtitles | أحضرت موقدي لأني سئمت من أكل الكافتيريا و لكني لن أطيل البقاء هنا بسبب القضية الجديدة؟ |