"أعلمُ أنّي" - ترجمة من عربي إلى تركي

• biliyorum

Hata yaptığımı ve ona ihtiyacın olduğunda Sam'in senin yanında olduğunu biliyorum...
أعلمُ أنّي إقترفتُ خطأً و أعلمُ أنهُ كان هناك عندما إحتجتِ إليه

Hastaneye gittiğimde, buraya ölmek için gelmediğimi biliyorum.
أعلمُ أنّي لما أذهبُ إلى المستشفى ، لا أريد أن أموت.

Efendim, her şeyi mahvettiğimi biliyorum ve bunun için çok üzgünüm.
سيّدي، أعلمُ أنّي أفسدتُ الأشياء و أنا آسف.

Partiye biraz geç kaldığımı biliyorum ama oyun plânını anlatmanda sakınca var mı Kaptan?
أعلمُ أنّي متأخر قليلاً على الاجتماع أيّها الربّان لكن هل تمانع إعطاءنا معلومات عن خطتك؟

- biliyorum. Yeteneklerinin zaman içinde söneceği konusunda yanıldım.
أعلمُ أنّي لم أكن مصيباً في أنّ إمكانيّاتك اضمحلّتْ بمرور الوقت،

Geçmişi, kaybettiğimiz zamanı telafi edemeyeceğimi biliyorum.
أعلمُ أنّي لا أستطيع تعويضَ الماضي، و الوقتَ الضائع.

biliyorum bunu daha önce söyledim, ama tekrar söyleyeceğim.
أعلمُ أنّي قلتُ هذا مُسبقاً ولكنّي سأقولها مُجدداً

- Haklı olduğumu biliyorum. Böyle fırsatlar insanın ayağına hayatta bir kez gelir.
أعلمُ أنّي محقذ، فرص مثل هذه تأتي مرّة واحدة في العمر.

Bak, seni tam olarak tanımadığımı biliyorum ama senin çok kolay aşık olan biri olduğunu hissediyorum.
اسمع، أعلمُ أنّي لستُ أعرفك كثيراً، ولكنني أشعر أنّكَ من بين الرّجال الّذين يقعون في الحبِّ بسهولة.

Daha önce sana bunu hiç söylemediğimi biliyorum ama bilmeni isterim ki seni seviyorum.
أعلمُ أنّي لم أُخبركِ بهذا من قبل، لكن أريدكِ أن تعرفي... أنّي أحبّكِ.

biliyorum bunu yapmamalıyım.
أعلمُ أنّي لا ينبغي عليّ فعل هذا.

Beni sevdiğini biliyorum.
أعلمُ أنّي أروقُ لكِ.

Sadece işimi geri istediğimi biliyorum.
أعلمُ أنّي أريد استعادته.

biliyorum bunu yapmamam gerek ve senin Jenny ile çıktığını biliyorum ama öpüşmemizi düşünmeden de duramıyorum.
أعلمُ أنّي لا ينبغي بي أن أفعل هذا، وأعلم أنّكَ تواعد (جِني)، لكنّي لا أستطيع التّوقّف عن التّفكير بشأن القُبلة.

Bak, biliyorum ben...
أنظري , أعلمُ أنّي...

Bak, Walden, geçmişte sana bir kaç ufak sorun çıkardığımı biliyorum, ama...
اسمع، يا (والدن)، أعلمُ أنّي قد تسببّتُ بمشاكل صغيرة لكَ في الماضي، ولكن...

Senin tek boo-boo'nun ben olduğumu biliyorum.
أعلمُ أنّي (بوو) الوحيد .