"أعلم أنّكِ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• olduğunu biliyorum
• biliyordum
• ettiğini biliyorum
• olduğunuzu biliyorum
• olduğunu bilmiyordum

Peki, bak hala izinde olduğunu biliyorum ama bir davamız var.
حسناً، انظري أعلم أنّكِ لا تزالين في عُطلة، ولكن لدينا قضيّة

Evet, hafta içi kontörlerinin bitmek üzere olduğunu biliyorum.
أعلم أنّكِ لا تملكين دقائق أسبوعية كثيرة

Bunu anlamanın zor olduğunu biliyorum ama bunlar hep hayal ürünü.
أعلم أنّكِ يصعب عليك فهم ذلك، لكن كلّ ذلك خياليّ. -لا!

Ve elinden bir şey gelmez. O ikisine göz yumduğunu biliyordum, ama ihmalkar olduğunu düşünmemiştim.
دائماً ما علمتُ أنّكِ غير صارمة معهم، لكنّي لم أكن أعلم أنّكِ متهاونة.

"Benden nefret ettiğini biliyorum." Yine, ben değilim mektupta öyle yazıyor.
أعلم أنّكِ تكرهينني مجدداً، لستُ أنا بل الرسالة..

Burada bir yerde olduğunu biliyorum. İşte buradasın. Hadi ama dostum.
أعلم أنّكِ هنا، ها أنتِ ذا، بحقكَ يا رجل.

Üzgün olduğunu biliyorum bir tanem ama tabağındaki rokalar çok leziz, ziyan etme.
أعلم أنّكِ مُستاءة يا ملاكي، لكنّه أمر طبيعيّ تماماً.

Acelen olduğunu biliyorum tatlım. Seni ararım. Yemek yeriz.
حسناً، أعلم أنّكِ مُستعجلة يا عزيزتي، سأتّصل بكِ.

Kızgın olduğunu biliyorum ama inşaat anlaşmasını bir gayri menkule dönüştürdüm.
أعلم أنّكِ غاضبة ولكنِّي أخذتُ الثفقة المهلهلة وحوّلتها إلى ممتلكات حقيقية وهذا يضعهم في جيبكِ

Bana dünden dolayı hâlâ kızgın olduğunu biliyorum. Sana hak veriyorum.
أنصتي، أعلم أنّكِ ما زلتِ غاضبة من يوم أمسِ، وأتفهّم ذلك صدقيني.

İkiyüzlü olduğunu biliyorum ama bu kadar duygusuz olduğunu bilmiyordum.
كنت أعلم أنّكِ منافقة، لكن هذا كان قاسيًا.

Anne, kızgın olduğunu biliyorum, ben de bu yüzden geldim ama...
أمّي، أعلم أنّكِ مستاءة ولكن هذا سبب قدومي.

Çok zeki olduğunu biliyorum. Gerçekten ne düşündüğünü bilmek isterim, neden gerçeklerle konuşmaya başlamıyoruz?
أعلم أنّكِ ذكيّة جداً، وأودّ أن أعرف ما تُفكرين به حقاً، لذا لمَ لا نبدأ بقول الحقيقة؟

Haklı olduğunu biliyorum ama bunu nasıl düzelteceğimi biliyorum.
أعلم أنّكِ محقة لكن أعلم كيف يمكنني الإصلاح الأمر الآن

Kontrol etme isteğin olduğunu biliyorum.
إسمعي، أعلم أنّكِ يجب أن تشعري بالسيطرة، إتفقنا؟

Sorun yok, başının belada olduğunu biliyorum.
لا بأس، أعلم أنّكِ في مشكلة، لكن لا يمكننا التحدث هنا، إتفقنا؟

Orada olduğunu biliyorum çünkü genelde hep o odada olursun.
أعلم أنّكِ في الداخل، لأنّي أكون بجانبكِ عادة.

Art'la alışılmadık bir düzeniniz olduğunu biliyorum.
إنّني أعلم أنّكِ وآرت، لديكما ترتيب غير تقليدي.

O ikisine göz yumduğunu biliyordum, ama ihmalkar olduğunu düşünmemiştim.
دائماً ما علمتُ أنّكِ غير صارمة معهم لكنّي لم أكن أعلم أنّكِ متهاونة

Annem konusunda; burada olmasından nefret ettiğini biliyorum.
بشأن أمّي، أعلم أنّكِ تكرهين وجودها هنا تماماً.

Harika önsezileri olan, akıllı, metodolojist biri olduğunuzu biliyorum.
أعلم أنّكِ شرطيّة ذكيّة ومنهجيّة، تتمتع بغرائز كبيرة.