Sorun bundan daha derin. Bir hayat değişikliğinden geçiyor. | Open Subtitles | الأمر أعمق من ذلك انه يمر بمرحلة تغير في حياته |
Bekle, bağlantıları bundan daha derin. | Open Subtitles | لحظة ، علاقتهم أعمق من ذلك |
Bekle, bağlantıları bundan daha derin. | Open Subtitles | لحظة ، علاقتهم أعمق من ذلك |
Arada sırada koltuk altlarımıza kadar içeri girdik, ama şükür ki ondan daha derine değil. | TED | يصل أحيانا إلى أبطينا، ولكن لحسن الحظ لم يكن أعمق من ذلك. |
ondan daha derin bir yere giden bir şey çıkıyor. | TED | تحصل على شيء يذهب أعمق من ذلك بكثير. |
Şu anda yapmamız gereken, bunun çok daha derin bir hâli. Kendimize soralım, sahip olunan şeylerle tanımlanmayan bir hayat yaşamak ne anlama gelir? | TED | ما ندعو إليه اليوم، أعمق من ذلك بكثير، وهو أن نسأل أنفسنا ماذا يعني أن نحيا حياة غير محددة بأشياء. |
Tiksinme, olayı çok daha derin bir seviyeye çekiyor. | TED | مثير للإشمئزار! سمعتك تقول، انها تأخذُ الأمور لمستوى أعمق من ذلك. |
ondan daha da derinlere iniyor. Almak istediği şirkette düşmanları var. | Open Subtitles | بل أعمق من ذلك لديه أعداء في هذه الشركة |
Daha da derinlere gidelim! | Open Subtitles | ! أعمق من ذلك |
Bence bundan daha derin. | Open Subtitles | -أعتقد أنه سيكون أعمق من ذلك |
İmam için ise sadece bir resim değildi, ondan daha fazlasıydı. | TED | بالنسبة للإمام ،لم تكن مجرد رسومات ; بل كانت بالفعل أعمق من ذلك . |
Dayanıklılık çok daha derin: yaptıklarımıza modülerlik katmakla ve bizi destekleyen temel şeyleri nasıl organize ettiğimizle ilgili. | TED | تعمل المرونة على مستوى أعمق من ذلك بكثير: انه تتمحور حول بناء نمطية لما نقوم به، بناء محفّزات لكيفية تنظيم الأمور الأساسية التي تدعمنا. |
Göründüğünden çok daha derin. | Open Subtitles | هناك الكثير من الغموض، إنه أعمق من ذلك |
Daha da derinlere! | Open Subtitles | ! أعمق من ذلك |