Demek istediğim, geçen yıl çocuklara toplanan oyuncakların sayısını ikiye katladım. | Open Subtitles | أعني أني ضاعفت رقم الألعاب لإجمالي ما جمع في السنة الماضية |
- Ne demek istiyorsun? Demek istediğim, farkı anlayamıyorum; | Open Subtitles | أعني أني لا أستطيع التمييز أنا مصاب بعمى الألوان |
Demek istediğim, bunu sana açıklayamam. Kendimi ikinci sırada hissediyorum. | Open Subtitles | أعني أني لا أستطيع أن أشرحه لك أشعر وكأنني ثاني الأفضل |
Hayır, Demek istediğim acaba bu olmasaydı ilişkimiz nasıl olurdu, merak ediyorum. | Open Subtitles | أعني أني أتسائل كيف كانت لتؤول الأمور، إن لم يحدث ذلك |
Demek istediğim, senin için bunları yapmamam gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أعني أني أظن أنه لاداعي أن أستمر في القيام بالأعمال من أجلكِ |
Demek istediğim, daha önce bana iyi davranmayan, benimle gerçekten ilgileniyor gibi gözükmeyen adamlarla birlikte oldum. | Open Subtitles | أعني أني كنت مع أشخاص من قبل لم يعاملوني بشكل جيد ولم يهتموا بي حتى |
Demek istediğim, az önce çok güzel bir yerdeydim, sonra bir anda Yüksek Konsey'in patronu ve onun muhafız grubu benim yerime girip, altını üstüne getiriyorlar. | Open Subtitles | أعني أني كنت في مكان جيد وفجأة رئيسة المجلس الأعلي ومجموعة مراقبيها |
Demek istediğim, ben bazen yemek yerim. Yoksa neden burada olayım? | Open Subtitles | أعني أني بالكاد آكل لماذا قد اكون هنا لغير ذلك؟ |
Demek istediğim vitamin haplarımı almayı bıraktım. | Open Subtitles | وقد أنحرف لأي إتجاه. أعني, أني توقفت عن تناول الفيتامينات. |
Demek istediğim, annemi ziyaret ettiğim Spokane'de evimdeyken çoğunlukla Oprah izlerim. Ve anneme, Sadık bir katolik olduğundan herzaman bir şey söyleyen Oprah Papa'dan daha büyük ahlaklı kişi. | TED | أعني أني كنت اتابع أوبرا عندما كنت في المنزل في سبوكان أزور والدتي .. ولوالدتي أوبرا هي مثال رائع للأخلاق أكثر من البابا نفسه وهو شيء تقوله رغم انها كاثوليكية ورعة |
Demek istediğim, biliyor musunuz, o kırılgan bir şeymiş gibi ona her zaman ihtiyatla yaklaştım. | Open Subtitles | أعني أني دائماَ عاملتها بحذر شديد |
Ve birkez tabloda ona ulaştınız mı, bilirsiniz Warren Beatty'ye sahip olursunuz. Ki bu da, bilirsiniz, çoğunlukla sahip olursunuz... Başkanlara, Başkan Yardımcılarına, Demek istediğim, Monica Lewinsky'yle bağlantım var. | Open Subtitles | وذات مرة وضعتها في مقالي " وورن بيوتي " شؤون رئاسية أعني أني مرتبطة بـ " مونيكا لوينسكي " أمر عشوائي |
Demek istediğim, ben hayatımı seviyorum. | Open Subtitles | أعني , أني أريد أن أحافظ على حياتي |
Demek istediğim evine gittim ve gitmiş. | Open Subtitles | أعني أني كنت في منزله ولقد إختفى |
Hayır, Demek istediğim şu. Benden faydalanmayacağına güveniyorum. | Open Subtitles | لا، أنا أعني أني أثق بك بألا تستغلني |
Demek istediğim çok şiddetli ortamlarda, Bağdat'ta ve İslamabad'ta çalıştım. | Open Subtitles | أعني أني عملت في بيئات شديدة في (بغداد) و(إسلام آباد) |
Demek istediğim onu daha önce gördüm. | Open Subtitles | أعني أني رأيته في السابق |
Evet biliyorum. Demek istediğim olanları duydum. | Open Subtitles | أجل، أعلم، أعني أني سمعت. |
- Mmm. Mmm-mmm. - Evet, Demek istediğim, babamı özlüyorum. | Open Subtitles | أنا أعني أني أفتقد أبي |
Demek istediğim düştüğüme sevinmedim tabii. | Open Subtitles | ... أعني أني لست مسرور لسقوطك ... |