| Demek istediğim, Bu çocuk ömrü boyunca evlatlık sisteminde dolandı durdu. | Open Subtitles | أعني أن هذا الطفل دائم الحركه نظام الحضانة هو حياته كلها |
| Bu ders daha kolay olmalı demiyorum. | TED | ولا أعني أن هذا المقرر يجب أن يكون سهلًا، لا ينبغي ذلك. |
| Sabah akşam boşalıyorum. Bu olağanüstü, değil mi? | Open Subtitles | أنا في حركة في الليل والنهار أعني أن هذا رائع، أليس كذلك؟ |
| Bu iyi değil. Söyle ona biraz daha özen göstersin. | Open Subtitles | لكني أعني أن هذا سيئ ,اخبرة أن يعتني بالأمور بشكل أفضل |
| Yani, Bu büyük, mutlu kavuşmalardan olmamalı mıydı? | Open Subtitles | أعني , أن هذا يُعدّ بمثابة لمّ شمل سعيد جداً ؟ |
| Bu iş bitti. | Open Subtitles | أعني أن هذا الشيء منتهي اذا استمروا اللعب |
| Yani Bu benim evim... Sizi evime alabileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | أعني أن هذا منزلي ، وليس علي أن أجعلك تدخل منزلي |
| Bahsettiğim Bu 11 yaşındaki çocuk 6 yaşından beri,5 yıldır konuşmuyor | Open Subtitles | أعني أن هذا الولد البالغ من العمر 11 عاما لم يتكلم منذ أن كان في أو السادسة من العمر ، خمس سنوات |
| Biliyorum, kulağa biraz bencilce geliyor. Bu aynı zamanda senin için, anlıyor musun? | Open Subtitles | أعني أن هذا يبدو أنانياً لكن هذا جيد لك أيضاً , صحيح؟ |
| Biliyorum Bu kulağa biraz bencilce geliyor ama Bu aynı zamanda senin için, anlıyor musun? | Open Subtitles | أعني أن هذا يبدو أنانياً لكن هذا جيد لك أيضاً , صحيح؟ |
| Yani, Bu benden yeni bir bisiklet istemek gibi bir şey değil. | Open Subtitles | أعني أن هذا لا يشبه طلبك مني دراجة جديدة يا عزيزتي |
| Hayır, tabi. Bence Bu ders bir. | Open Subtitles | نعم ، بالتأكيد أعني أن هذا هو الدرس الأول |
| Demek istediğim, Bu küçük bir ricadan çok daha fazla. | Open Subtitles | أعني , أن هذا أكثر من أن يكون مجرد خدمة بسيطة |
| Şunu demeye çalışıyorum, Bu doğru değil, kız daha on altı yaşında. | Open Subtitles | أعني أن هذا خطأ فعمرها ستة عشر عاماً فقط |
| Aradığımız köpekbalığının Bu olmadığını söylemiyorum. | Open Subtitles | لا أعني أن هذا ليس هو القرش الذي نبحث عنه |
| Yani Bu yüzden tüm eşyaları burada, aşağıda | Open Subtitles | أعني أن هذا هو سبب وجود كل هذه الأشياء هنا |
| Bu derece hiçlik ve rastlantısallık, geri tepebilir. | Open Subtitles | أعني أن هذا المستوى من الإنحطاط والعشوائية لا يجب أن يقابل بنفس المستوى |
| Neşelenmeli ve mutlu olmalısın. Bu herif senin düşmanın. | Open Subtitles | عليك أن تبتهج وترفه عن نفسك أعني, أن هذا الرجل عدوك |
| Buralara gelmek için çok çalıştım, daha doğrusu çok çalıştık ve Bu emeklerin bir sigorta muayenesine bağlı olduğu düşüncesi bana pek adil gelmiyor. | Open Subtitles | لقد كنا نعمل بجد للوصول لهذه المرحلة.. وفكرة أن هذا كله يتوقف على بوليصة تأمين.. حسنًأ، أعني أن هذا لا يبدو عدلًا |
| Bu yüzden o kadar isteksizdim. | Open Subtitles | أعني أن هذا هو وجه الشخص الذي رباه أبواي |