Pek Çoğu akraba evliliği ve doğum kusurları yüzünden inanılmaz derecede deforme durumda. | Open Subtitles | لدينا 182 مريضاً، أغلبهم مُشوهّون على نحوٍ شنيع، نتيجة للإستيلاد الداخليّ وعلاّت الولادةِ. |
Birkaç şey var ama Çoğu yurtdışında oldu yani. Sonra anlatırım. | Open Subtitles | بعضة اشياء ، لكن أغلبهم حدث خارج البلاد ، سأخبرِك لاحقاً |
Bu adamları Çoğu o öldüğünde destek oldu yabancılık çekmememi söylediler. | Open Subtitles | أغلبهم عزاني لمن مات ابوي قالولي اي شي تبيه احنا حاضرين |
Anneleri işten dönene kadar onlara bakıyorum. çoğunun babası yok. | Open Subtitles | أرعاهم حتى تعود أمهاتهم من العمل، لا يملك أغلبهم آباء. |
Çoğunlukla tubalar, ama benim herşeyim vardı. | Open Subtitles | أغلبهم من حاملي الأبواق ولكن لدي جميع الآلات. |
Önceden burada bunun gibi birçok bina vardı ama Çoğunu yıkıldı. | Open Subtitles | لقد كان هناك العديد من المنازل هنا لكن أغلبهم تم هدمه |
Birçoğu fakir ülkelerde yaşıyorlar fakir veya orta-düzey gelirli Lübnan gibi ülkelerde, Halud'un yaşadığı gibi. | TED | أغلبهم يعيشون في دول فقيرة، دول فقيرة نسبيًا أو ذات دخل متوسط أو ضعيف مثل لبنان، حيث تعيش خلود. |
Senin adamlar ne âlemde? Az kişi kaldık, Çoğu adam şu törene gitmişti. | Open Subtitles | ،ينقصنا الرجال بما أن أغلبهم ذهب للعرض العسكري لكننا سنكون على قدر المسئولية |
Çoğu şansı varsa anca gidebiliyor, ama Yoda hep geri gelirdi. | Open Subtitles | أغلبهم يذهب مرةً واحده إذا كانوا محظوظين لكن يودا دائماً يعود |
Herkes reklamı konuşuyordu ama Çoğu kişi ne sattığımızı bile bilmiyordu. | Open Subtitles | الناس تحدثوا عن الاعلان، لكن أغلبهم لم يعرفوا مالذي كنا نبيعه. |
Herkes reklamı konuşuyordu ama Çoğu kişi ne sattığımızı bile bilmiyordu. | Open Subtitles | الناس تحدثوا عن الاعلان، لكن أغلبهم لم يعرفوا مالذي كنا نبيعه. |
hepsi, üniversiteyi II. Dünya Savaşı sırasında bitirdi ve sonrasında Çoğu görev almak üzere savaşa katıldı. | TED | جميعهم أنهوا دراستهم الجامعية خلال الحرب العالمية الثانية، وبعد ذلك ذهب أغلبهم للخدمة العسكرية. |
Kanun, prensip en azından teoride haklı olduğumuz konusunda bir Çoğu hemfikirdi. | TED | وافق أغلبهم أننا على حق من الناحية السياسية و من الناحية القانونية، على الأقل نظرياً |
Gayriresmi olarak bunu yüzlerce kişiyle denedik ve Çoğu 15 saniye içinde çözebildi. | TED | بشكل غير رسمي، جربنا هذا مع مئات الأشخاص، واستطاع أغلبهم أن يفهموا الإشارة في غضون 15 ثانية. |
Burada ABD içinde gelir dağılımı var, insanların Çoğu ortada. | TED | هنا، لدينا تسهيلات لتوزيع الدخل داخل الولايات المتحدة، ونرى أغلبهم في الوسط. |
Dünya nüfusunun yüzde 10’unu oluşturuyor, Çoğu yoksulluk içinde. | TED | 10 في المائة من سكان العالم، أغلبهم في حالة فقر |
O iş için uzayıp giden bir başvuru kuyruğu var. Çoğu da iyi çocuklar. | Open Subtitles | هناك لائحة كبيرة من ما يريدون هذا الوظيفة أغلبهم,فتيان جيدين. |
Bir çoğunun girişi kapatıldı. Özellikle bu kapıyı açık bulmalı. | Open Subtitles | أغلبهم تم غلقه، وهذا السطح بالتحديد سيفتح من أجله |
Çoğunlukla hala sağ olup olmadığımı görmeye gelirler. | Open Subtitles | أغلبهم يأتي ليرى إن كنت مازلت على قيد الحياة |
Donanma Çoğunu yakaladı. | Open Subtitles | وكالة الكحول والتبغ والأسلحة النارية قبضت على أغلبهم |
O fikre kapılan çok sayıda insan oldu. Birçoğu hâlâ o karın altında yatıyor. | Open Subtitles | . الكثير من الناس راودتهم نفس الفكرة أغلبهم مازال يقبع أسفل الجليد |
Büyük bir Çoğunluğu kilitli halde, ama özellikle bir tanesi onun için açık tutulacak. | Open Subtitles | أغلبهم تم غلقه، وهذا السطح بالتحديد سيفتح من أجله |
Bu çocukların gazeteni okumamalarının sebebi Birçoğunun dedikoducu, sığ, kötü kalpli olmaları. | Open Subtitles | سبب عدم قراءة هؤلاء لصحيفتك لأن أغلبهم يحبون النميمة ، وسطيحين يحبون الأمور المادية |
O zaman kaçarken bizi tâkip edenler... Büyük ihtimalle Federaller peşimizde. | Open Subtitles | هناك في الممر، كانت هناك مجموعة أغلبهم من الفيدراين يسعون ورائنا. |