Ve insan vücudunun en pahalı dokularından ikisi sinir dokuları ve sindirim dokularıdır. | TED | واثنين من أغلى الأنسجة في الجسم البشري هي الأنسجة العصبية وانسجه الجهاز الهضمي. |
En pahalı olduğu ve dolayısıyla en iyi okuldan başarıyla mezun oldunuz. | Open Subtitles | لقد تخرجت من أغلى جامعة على الإطلاق ولهذا فهي أفضل مدرسة موجودة |
Sıradan bir kravata göre pahalı da değil. Ördekli kravat mı? | Open Subtitles | و ليست أغلى من ربطة العنق العادية ربطة عنق البطة ؟ |
Görüyorsunuz, aluminyum gezegendeki en değerli metaldi, altın ve platinden daha değerli. | TED | ترون، الامنيوم كان المعدن الأكثر قيمة على الكوكب أغلى من الذهب والبلاتينيوم |
Masai toplumunda keçiler ve inekler en değerli mal varlığıdır. | TED | و في مجتمع الماساي، العنز و الابقار هي أغلى الممتلكات. |
Ne kadar pahalı ve zor olurlarsa, daha iyi olurlar. | Open Subtitles | كلما كانت أغلى وأصعب في التحصّل عليها كلما كانت أفضل |
Ki bu da dünyanın en "pahalı" amatör filmi demek. | Open Subtitles | هذا ما يجعل أغلى فيلم ذي .صنع منزلي على الإطلاق |
Bunu yaptığımız zamanda biraz pahalı olabilir ama, eğer çalışırsak,tamamen farklı bir şeyi başarabiliriz. | TED | ويمكن أن يكون العلاج بتلك الطريقة أغلى في الثمن ولكن إذا تم العلاج بتلك الطريقة سنكون قادرين على عمل شيء مختلف بحق |
Karmaşıklık arttıkça oluşan sonuçlara baktığımızda bulduk ki, en pahalı bakım en iyi bakım olmayabiliyor. | TED | كما أننا لقد ألقيت نظرة البيانات حول النتائج التي وصلنا كما التعقد زاد، وجدنا أن رعاية أغلى ليس بالضرورة أفضل رعاية. |
Ürünleri ihtiyaç üzerine alıyorlar. Alex'teki bir insan bir paket sigara almaz. Her gün bir tek sigara alır, böylesinin daha pahalı olmasına rağmen. | TED | تشتري المنتوجات عند الحاجة، شخص في آلكس لا يشتري علبة سجائر، بل يشتري سيجارة واحدة كل يوم، حتى وإن كان الثمن أغلى. |
ama öğrendiğim şeylerden birisi, görünüşe bakılırsa eğer yeni bir ürün ya da hizmet yerleşikten daha pahalı ya da ucuzsa, bu bir önem teşkil ediyor. | TED | ولكن يبدو أن أحد الأشياء التي تعلمتها كانت ذات أهمية لو كان هناك منتج أو خدمة أغلى أو حتى أرخص من السائدة حالياً، |
Sahip olduğumuz mevcut durum ve sistemin tasarlayabileceğimiz en pahalı ve en etkisiz sistem olduğu gerçeğini sizinle paylaşmak istiyorum. | TED | سوف أعترف لكم أن الوضع الحالي والنظام القائم لدينا حالياً هو أغلى نظام من الممكن الحصول عليه ومع ذلك الآقل فاعلية. |
Sırt tüyleri daha güzel diye, Serçeden daha mı değerli karga? | Open Subtitles | ما هو جاي أغلى من قبرة لأن له ريش أكثر جمالا؟ |
Bence yakın gelecekte, su petrol veya altından daha değerli olacak. | Open Subtitles | أعتقد في المستقبل القريب الماء سيكون أغلى من النفط أو الذهب |
Kendimden bile değerli saydığım onun hayatı üzerine... yemin ederim. | Open Subtitles | أقسم بحياته والتي هي أغلى عندي من حياتي، أقسم بذلك. |
Kendimden bile değerli saydığım onun hayatı üzerine... yemin ederim. | Open Subtitles | أقسم بحياته والتي هي أغلى عندي من حياتي، أقسم بذلك. |
...öyle birisi ki en fazla değer verdiği kişiyi korumak için saldırıya geçiyor. | Open Subtitles | شخصاً ما والذي سيُقدم على على بذل أقصى جهده لحماية أغلى إنسان عليه. |
Bunların hepsi gerçekten o küçük masum PIN ile ilgili ki eminim o da burada bulunan her şeyden daha değerlidir. | Open Subtitles | لكن الرقم السري شيء حقيقي وأراهن أنه أغلى من كل شيء آخر |
Önce uyanıp, en önemli iki şeyine bir şey olmadığını kontrol edersin. | Open Subtitles | أولاً، ننهض ونتأكد من أنّ ضيراً لم يصب أغلى شيئين نملكهما |
Şimdi ise dünyanın en kıymetli hediyesini ayaklarına sermeye hazırım. | Open Subtitles | والآن أقف متأهب لأضع عند قدميه أغلى هدية في العالم |
İlgini çekebilir, bir sonraki isim Springfield Müzesinin gurur kaynağı olan dünyanın en büyük kübik zirkon yasını çalmak olacak. | Open Subtitles | قد يهمك معرفة جريمتي القادمة سأسرق أغلى قطعة من متحف سبرنغفيلد وهي أضخم قطعة ألماس |
Sana şöyle söyleyeyim; bu kıyafetler senin yıllık kazancından daha fazla eder. | Open Subtitles | ثمن هذه الثياب أغلى مما تكسبينه في السنة |
Gülme gazı terapisi muhtemelen kıytırık bir contadan daha pahalıdır. | Open Subtitles | مصحة العلاج من غاز الضحك أغلى على الأرجح من السباك |