akrabalarım sana yardımcı olur. | Open Subtitles | أستطيع أن أجعل أقاربي هناك يساعدونك حتى تستقري |
Ölü akrabalarım beni parlak ışığa taşırken sen ne yapıyordun? Otuzbir mi çekiyordun? | Open Subtitles | ماذا كنت تفعل بينما أقاربي الميتين يرشدونني الى طريق الموت |
Evet, Kuzenlerim hakkında attığım mesajı aldın demek. | Open Subtitles | إذن هل إستلمت تلك الرسالة ، بخصوص أقاربي ؟ |
Babamın ailesi tarafındaki bazı akrabalarımı 30 yıldır görmedim. | Open Subtitles | ما رأيتُ بعض أقاربي من ناحية أبي على مدار ثلاثين عاماً |
Kuzenlerimden biri oldukça kötüymüş, bu yüzden gitmeli ve onlarlar olmalıyım. | Open Subtitles | أحد أقاربي حالته سيئة , لذا يجب علي ان أكون معهم |
Gidecek hiç yerim yoktu bende ilk üç günü akrabalarımla geçirdim. | Open Subtitles | بدون وجود مكان ألجأ إليه أمضيت الأيام الثلاثة الأولى عند أقاربي |
Hayır akrabam falan değil; ama çok önemli. | Open Subtitles | لا ، لا . ليسس أحد أقاربي ولكن الأمر هام جداً |
Çünkü hepiniz sebzelerinizi yiyeceksiniz, kuzenim hakkındaki uzun hikayeyi dinleyeceksiniz ve çarşaflarda bana yardım edeceksiniz. | Open Subtitles | ،لأنكم كلكم ستأكلون خضرواتكم تستمعون إلى قصصٍ طويلة عن أقاربي وتساعدونني في ثني الورق |
"Ve Andrew denizde olduğundan Nampara'daki Kuzenlerimi korkunç şekilde özlemeye başladım." | Open Subtitles | و بكون أندرو بعيداً في البحر بدأتُ بإفتقاد أقاربي الأعزاء .في نامبارا بشدة |
akrabalarımın çoğunun burada olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | أرى أن عدداً كبيراً من أقاربي هنا اليوم و... |
Hey Homer, bu parti hariç hiç görmediğim uzaktan akrabalarım var. | Open Subtitles | هومر سيأتي بعض من أقاربي ولم أتوقع مجيئهم للحفل |
akrabalarım, Miami'de yardım alabilecekleri başka kimse olmadığından benimle iletişim kurdular. | Open Subtitles | أقاربي اتصلوا بي لانهم لا يعروفون اي احد بميامي.. يمكن ان يساعدهم. |
Ancak cennete gidersem ve tepemde beni gözetleyen akrabalarım varsa pek çok ilişki tehlikeye girebilir. | Open Subtitles | لكن لو دخلت الجنّة و أقاربي يُراقبونني كثير من العلاقات ستكون مفضوحة |
Ben Karaçi ve Haydarabad'da okula giderken Kuzenlerim ve arkadaşlarımın bazıları yaşça büyük erkeklerle, bazıları bir çeşit takas karşılığında, hatta bazıları da kuma olarak evlendiriliyorlardı. | TED | بينما تسنى لي الذهاب الى المدرسة في كراتشي و حيدر أباد العديد من أقاربي وصديقات الطفولة كان قد تم تزويجهن البعض لرجال أكبر في السن والبعض على سبيل التبادل و البعض حتى كزوجات ضرائر. |
Amcalarım, dedelerim, Kuzenlerim falan hepsi Taft Şti. adına çalıştılar. | Open Subtitles | أعمامي وأجدادي و أقاربي TaftCo Enterprises جميعهم عملوا في |
akrabalarımı ve dostlarımı toprağa vermek gibi nahoş bir işle uğraştım. | Open Subtitles | كنت أقوم بأبغض المهام بدفني للعديد من أقاربي وأصدقائي. |
Neden Pazar günü kiliseme gelip, Kuzenlerimden bazılarını KKK'ya katılmaya ikna etmiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تأتي لكنيستي هذا الأحد وتجعل بعضاً من أقاربي ليسجلوا معكم بتلك التظاهرة ؟ |
İki kere izlemek istiyorum, ama Noel'i akrabalarımla geçireceğim. | Open Subtitles | أريد مشاهدتها مرتين و لكنني سأقضي عيد الميلاد مع أقاربي |
General Yepançin'in karısına bir mektup yazdım, uzaktan akrabam olur kendisi, fakat mektubumu cevaplamadı. | Open Subtitles | لقد كتبت إلى الجنرالة إيبانشين أحد أقاربي من بعيد لكنها لم ترد على رسالتي |
Fort Lauderdale'den kuzenim seni görmek için uçakla buraya geliyor, bu yüzden yemeği restoranda yiyeceğiz. | Open Subtitles | * أقاربي من "فورت لوديرال" سيأتون بالطائرة للقائك * * هذا يعني أننا سنضطر لتغيير مكان العشاء* * ليصبح في مطعم * |
Homoseksüel evlilik ve sperm bağışı, eşi benzeri görülmemiş sayıda ırklar arası evlilik var. Bu, muhafazakar olan bazı Kuzenlerimi birazcık sinirlendiriyor ama bence bu iyi bir şey. | TED | الآن هنالك زواج الشواذ ومتبرعين بالسائل المنوي و هناك تزاوج على نحو غير مسبوق وهذا يجعل بعض أقاربي المحافظين قلقين قليلاً لكن فعلاً اعتقد انه شيء جيد |
Sadece akrabalarımın o eski güzel günlerde ne kadar eğlendiğini hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | كلا، أستطيع فقط أن أتخيل المتعة التي كان يجدها أقاربي يا رجل، قديماً في الأيام الخوالي الممتعة! |
Buraya gelip yakınlarımı rahatsız etmeni istemedim senden. | Open Subtitles | لم أطلب منك أن تأتي إلى هنا و تزعج أقاربي. |
akrabalarımdan para istemedim, babandan bile ve sen gittin Sameer'den dilendin ne düşünecek ? | Open Subtitles | لم أستدين المال من أقاربي ، ولا حتى والدك وذهبت لتشحذي من " سمير " ؟ ماذا سيظن ؟ |
kuzenlerimin çoğu beş parasız olduğu için, bu satış herkesi çok ama çok zengin edecek. | Open Subtitles | "العديد من أقاربي مُفلسين والبيع سيجعل جميعنا أثرياء جداً" |
Hindistan'daki akrabalarıma sıtma hakkında bir kitap yazdığımı söylediğimde bana sanki siğil kadar basit bir şeyle ilgili bir kitap yazıyormuşum gibi baktılar. | TED | فعندما أخبرتُ أقاربي في الهند أنني بصدد تأليف كتابٍ عن الملاريا كنتُ في نظرهم كمن يؤلف كتابًا عن الثآليل |
Serbest bıraktı. Özgür bıraktı. Sürekli yatılı okullarda okudum okuldan sonra da hep akrabalarımda kaldım çünkü evde kalmak, beslenecek ekstra bir insan demek olacaktı. | Open Subtitles | ،عندما كنت طفلاً ذهبت إلى مدرسة بعيدة .وبعدها عشت مع بعض أقاربي |