Hafta sonları, yemek katında takılıyorum. | Open Subtitles | أقضي وقتي في ساحة المطاعم في عطلة نهاية الاسبوع |
Her zamanki uçuşlarla takılıyorum. | Open Subtitles | أقوم بأعمالي, أقضي وقتي فيما هو لي. |
Ve bu meteor çarptığında zamanımı Bölge yarışmasına hazırlanarak harcıyor olmayacağım. | Open Subtitles | لن أكون هنا أقضي وقتي في هذه الغرفة أحضر للتصفيات الجهوية. |
Kıymetli vaktimi suçluları aramakla harcamak yerine onları mutlaka bulacağıma sizi temin ederim. | Open Subtitles | بدلاً من أقضي وقتي الثمين في العثور على المذنب و دعوني أؤكد لكم أني سأجده |
Oğlumla vakit geçirmek yerine aşağılık heriflerle birlikte olmuyorum. | Open Subtitles | أنا لا أقضي وقتي في تصيد الرجال بدلاً من قضائه مع إبني. |
Bizim oradaki bir barda takılıyordum. | Open Subtitles | كنت أقضي وقتي في حانة محليّة |
Kadınımla zaman geçirmemi sağlayan bu molayı almama yardım ettiğin için. | Open Subtitles | بل أيضا بسبب مساعدتك لي في التخلص من الكسل أنا الآن أقضي وقتي مع صديقتي |
- Nerede mi takılıyorum? | Open Subtitles | -أين أقضي وقتي ؟ -نعم |
Ayrıca öğle yemeklerinde, Andrew ile takılıyorum. | Open Subtitles | ووقت الغَداء، أقضي وقتي مع (أندرو) |
Eğlenceli bir araç olması geçekten önemli değil, ... ... ve zamanımı sevimli olmasına harcamıyorum. | TED | نحن مركبة تسلية ليست بتلك الأهمية، ولا أقضي وقتي أفعل مثل هذه الأشياء. |
Ceza avukatı, yani... zamanımı mahkeme salonlarında geçirmek isterim. | Open Subtitles | حسناً , أنا أستمتع بأعمال المحاكمات.. لذا أود أن أقضي وقتي في قاعة المحكمة |
Sağolun, ama galiba zamanımı evimde, ailemle geçirmek istiyorum. | Open Subtitles | شكرا لك ولكن أعتقد أنني أريد أن أقضي وقتي في المنزل |
zamanımı ve kabiliyetimi böyle insanlara harcamak istiyorum. | Open Subtitles | وأريد أن أقضي وقتي وموهبتي . عاملاً مع أناس مثله |
Senatodaki vaktimi kesinlikle böyle harcamak | Open Subtitles | وبالتأكيد ليس بهذه الطريقة أريد أن أقضي وقتي في مجلس الشيوخ |
Ben sadece ölene kadar ki zamanımı burda harcamak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أقضي وقتي هنا حتى أموت |
Ama yapabileceğim en önemli şey, onunla vakit geçirmek olurdu. | Open Subtitles | لكن أهم ما كان يجب أن أفعله هو أن أقضي وقتي بجانبها |
Ailemle daha fazla vakit geçirmek istedim, ve birkaç güzel kitap okudum. | Open Subtitles | أردت أن أقضي وقتي مع العائلة وأقرأ بضع كتب جيدة |
Böyle hiçbir şey yapmadan hapiste vakit geçirmek bana göre değil. | Open Subtitles | لا أستطيع بأن أقضي وقتي بعدم قضائي للوقت بالطريقة التي تقضي بها وقتك |
Evet, yakın bir zamana kadar Joel Seidler denen o çocukla takılıyordum. | Open Subtitles | نعم، أنا أقضي وقتي مع ذلك الشاب (جويل سايدلر) |
Kadınımla zaman geçirmemi sağlayan bu molayı almama yardım ettiğin için. | Open Subtitles | بل أيضا بسبب مساعدتك لي في التخلص من الكسل أنا الآن أقضي وقتي مع صديقتي |